Türkiye’de ve Dünyada Hanehalkı Yaşam Koşulları – Kadınlar Nasıl Yaşıyor?

Bilim ve Aydınlanma Akademisi
Kolektif Yaşamı Kurgulama Bilim Alanı
Fatma Pınar Arslan


Bu çalışma, BAA Sosyalist Gelecek ve Planlama Sempozyumu Bahar 2020 Çalıştayı’nda sunulan “Türkiye’de hanehalkı yaşam koşulları: Gelir eşitsizliği ve karşılanamayan ihtiyaçlar” başlıklı çalışmanın devamı niteliğindedir. İlgili çalışmaya şu linkten ulaşabilirsiniz: https://sol.org.tr/haber/turkiyede-hanehalki-yasam-kosullari-gelir-esit…

Giriş

Hanehalkı yaşam koşullarının incelenmesinde son zamanlarda kullanılmaya başlanan bir kavram olan yoksulluğun kadınlaşması (ya da feminizasyonu), değişen hanehalkı yapılarında kadınların ekonomik koşullarının nasıl değiştiğine odaklanmaktadır. Bu kavram, aile yapısındaki değişiklikler ile ilişkilendirilmektedir. Buna göre, evliliğin boşanma ile sonuçlanması ya da çocuğun evlilik dışında doğurulması deneyimleri oransal olarak arttığı için çocuğunu tek başına büyüten kadınların sayısı artmaktadır ve bu da kadınların yoksulluğunu arttırmaktadır (Liu vd., 2017).

Bu çalışma, Türkiye’de Gelir ve Yaşam Koşulları araştırması verilerini kullanarak, bu kavramın Türkiye için ne ölçüde kullanılabilir olduğuna odaklanacaktır.

Yoksulluk araştırmaları

Literatür incelendiğinde, hanehalkı sorumlusu kadın olan ailelerin yaşam koşullarını inceleyen araştırmaların, Latin Amerika, Güney Asya ve Afrika ülkelerinde daha yoğun olduğunu görmekteyiz. Gelişmiş ülkelerde konuyu ele alan çalışmalar da daha çok göçmen kadınları ya da ırksal olarak azınlıkta olan toplulukları incelemektedir. Ayrıca, kadınların yaşam koşullarını ele alan çalışmalar çoğunlukla, HIV, şeker hastalığı, obezite ve alkol bağımlılığı gibi hastalıkların kadınlar arasındaki yaygınlığına ve bunların kadınların yaşam koşullarına nasıl etkide bulunduğuna odaklanmaktadır.

Hanehalkı sorumlusu kadın olan hanehalkları ile hanehalkı sorumlusu erkek olan hanehalkları arasında maddi yaşam koşulları açısından farklılıkların incelenmesi, sağlık sorunlarını ya da göçmen olup olmama durumunu ön plana çıkarmadan, genel bir bakış açısıyla hanehalkları yapısını incelemeyi ve kadınların ve erkeklerin hanehalkı içinde aldıkları roller ile gelir ve yaşam koşullarındaki farklılıklar arasındaki bağlantıyı ortaya çıkarmayı amaçlamaktadır.

Hanehalkı sorumlusunun cinsiyeti ile hanehalkının yaşam koşulları arasındaki ilişkiyi inceleyen bir makalede (Liu vd., 2017) 14 Latin Amerika ülkesine ait mikro veri kullanılmıştır. Araştırmanın sonuçlarına göre 14 Latin Amerika ülkesinin 8’inde hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu hanehalklarının yaşam koşullarının daha kötü olduğu, 2’sinde hanehalkı sorumlusunun erkek olduğu hanehalklarının yaşam koşullarının daha kötü olduğu, 4 ülkede ise iki tür hanehalkı arasında istatistiksel olarak anlamlı bir fark bulunmadığı görülmüştür.

Aynı çalışmanın verilerine göre, verilerin ait olduğu 14 ülkenin tamamında kırsal bölgede yaşayan hanehalklarının yetersiz yaşam koşullarına sahip olma olasılıkları kentlerde yaşayan hanehalklarına göre daha fazladır. Bir partnerle birlikte yaşama durumu, kent-kır yerleşimi, konut sahipliği ve çocukların varlığı işin içine katıldığında, hanehalkı sorumlusunun kadın ya da erkek olmasının yaşam koşullarındaki farklılığı açıklamaktaki gücü azalmaktadır.    

Kadınların ekonomik kırılganlığı üzerine yapılan bir diğer çalışma, 7 Avrupa kentinden verileri kapsamaktadır (Kasearu vd., 2017). Çalışma kadınların ekonomik kırılganlığını hanehalkı yapısı, eğitim ve işgücü piyasasına katılım değişkenlerini kullanarak incelemektedir. Ekonomik kırılganlık, yoksulluk ya da geçim maddelerine erişememek olarak değil, kendi başına yeterli yaşam standartlarını sağlayamamak ve beklenmedik ekonomik gelişmelere karşı korunması olmak olarak tanımlanmıştır. Çalışmanın sonuçlarına göre, bir partnerle birlikte yaşıyor olmak ya da olmamak, kadınların ekonomik kırılganlığını azaltan önemli bir değişkendir. Bir partnerle birlikte yaşayan kadınlar açısından da, kendi eğitim düzeylerinin yanında partnerlerinin eğitim düzeyi, ekonomik kırılganlığın belirleyicilerinden biridir.

Başka çalışmalarda, yoksulluğun hanehalkı düzeyinde değil, bireyler düzeyinde incelendiğinde farklı bulgulara ulaşıldığı belirtilmektedir (Vijaya vd., 2014). Buna göre, hanehalkı sorumlusunun kadın olması ile erkek olması durumunda yaşam koşulları ve yoksulluk bakımından anlamlı bir fark görülmemesi, hanehalkı sorumlusunun erkek olduğu hanehalklarında yaşayan kadınların yoksulluğunu göz ardı etmektedir. Kadınların hanehalkı içindeki yoksulluğunun daha fazla olduğu iddiası, eğitim olanaklarına daha az erişimleri olması, daha az varlığa sahip olmaları gibi olgulara dayandırılmaktadır.  

Avrupa’da toplanan AB Gelir ve Yaşam Koşulları Anketi’ni (EU – SILC) ele alan bir başka çalışmada da (Guio & Bosch, 2019), yoksulluk ve yoksunluk çalışmalarında bir hanehalkında yaşayan herkesin aynı yaşam şartlarına sahip olduğu varsayıldığı belirtilmektedir. Ancak bir hanehalkının yoksulluk sınırının üzerinde olmasına rağmen, özellikle kadınların ve çocukların yoksulluk ve yoksunluk içinde yaşıyor olabileceği ve bu durumun araştırmalarda ele alınmadığı vurgulanmaktadır. 2015 EU – SILC verisi üzerine yapılan incelemede, hanehalkı üyelerine sorulan “Şu ihtiyacınızı giderebiliyor musunuz?”, “Acil durumlar için cebinizde para var mı?” gibi sorulara verilen yanıtlarda, aynı hanehalkı içinde kadın ve erkek arasında bir farklılık olduğunda bu farklılığın genellikle kadının aleyhine bir farklılık olduğu ortaya konmuştur. Ancak kadının ve erkeğin farklı yanıtlar verdiği yoksunluk sorularının sayısı azdır; bu nedenle sonuçların aynı hanehalkı içinde kadınların ve erkeklerin yaşam koşullarının nasıl farklılaştığını açıklamak konusunda yeterli olduğu söylenemez.

Türkiye’de kadınların ve erkeklerin istihdam ve gelir farklılıkları

Pandemi döneminde kadınların yaşam koşullarının nasıl etkilendiğini sayısal olarak ortaya koymak için henüz yeterli araştırma bulunmuyor. Ancak, Türkiye’de istihdam yapısı ve hanehalkı yaşam koşullarının pandemi öncesi durumuna dair verilere bakılarak bazı çıkarımlar yapılabilir.

Kadınların yaşam koşullarını incelemek için 2017 Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırmasını (GYKA) kullanan bir çalışmada (Bayar vd., 2020), 2016 yılında kadınların erkeklerden ortalama olarak %30 daha az gelir elde ettiği hesaplanmıştır. Gelir getirici işlerde haftada 30 saatten az çalışan araştırma katılımcılarına bunun nedeni sorulduğunda verdikleri cevaplar çarpıcıdır. Buna göre, işlerinde haftada 30 saatten az çalışan kadınların %44,4’ü, “ev işleri, çocuk veya bakıma muhtaç kişilerin bakımı” nedeniyle dışarıda 30 saatten az çalıştıklarını söylemişlerdir. Bu durum, pandemi nedeniyle kadınların bakım yükünün ne kadar artacağı konusunda ipucu vermektedir.

Türkiye’ye baktığımızda, hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu hanelerin yaşam koşullarına dair en yeni bilgiler 2018’de yapılan Gelir ve Yaşam Koşulları Araştırması’na dayanılarak yapılabilir. Bu mikro veri seti 24.068 hanehalkı içinde, 15 yaş üzeri 61.255 kişiyle yapılan anket sonuçlarını içermektedir. Anketin uygulandığı hanehalkları, 15 yaşın altındakilerle birlikte toplam 81.178 kişiyi kapsamaktadır. Bu araştırmanın sonuçlarına göre, Türkiye’de hanehalkı sorumlularının %80,5’i erkek, %19,5’i ise kadındır (TÜİK, 2019b).

Hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu hanehalklarının %47’sini tek kişilik hanehalkları oluşturmaktadır. Yine bunların %25,5’ini ise, tek ebeveynli ve çocuklu çekirdek aile oluşturmaktadır. Erkeklerin hanehalkı sorumlusu olduğu hanehalklarının ise %57,6’sı eşler ve çocuklardan oluşan çekirdek ailedir. Erkeklerin hanehalkı sorumlusu olduğu hanehalklarının içinde tek ebeveyn ve çocuktan oluşan hanehalklarının oranı %1,6, tek bir kişiden oluşan hanehalklarının oranı ise %8,4’tür. Görüldüğü üzere, tek başına yaşayan ya da çocuğu ile tek ebeveyn olarak birlikte yaşayan kadınların oranı erkeklere göre oldukça fazladır. Bu hanehalklarının ekonomik kırılganlığının daha yüksek olduğu tahmin edilebilir (TÜİK, 2019b).

Hanehalkı sorumlusu olduğunu belirten kadınların medeni durumlarına göre dağılımı Tablo 1’de verilmiştir.



Hanehalklarının sorumlusunun cinsiyetine göre gelir kaynaklarına bakıldığında farklılık görülmektedir. Hanehalkı sorumlusunun erkek olduğu hanehalklarının ortalama harcanabilir geliri, hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu hanehalklarına göre %38 daha fazladır (2018 GYKA’sında sorulan gelir soruları 2017 gelirini kapsamaktadır) (TÜİK, 2019b). Ancak bu hesaplama, hanede yaşayan kişi sayısı dikkate alınmadan yapılmıştır. Bizim yaptığımız hesaplamada, haneye giren ortalama yıllık harcanabilir gelir, hanede yaşayan fert sayısının kareköküne bölündüğünde, erkeklerin hanehalkı sorumlusu olduğu hanelerde ortalama 30.667 TL, kadınların hanehalkı sorumlusu olduğu hanelerde ortalama 27.843 TL olarak hesaplanmıştır. Bu hesap dikkate alındığında kadının ve erkeğin hanehalkı sorumlusu olduğu hanelerde kişi sayısı dikkate alınarak hesaplanan harcanabilir gelirlerinin farkının daha az olduğu anlaşılmaktadır. Bu durum, yukarıda alıntılanan Latin Amerika ile ilgili çalışmanın sonuçlarından farklıdır; hanehalkı sorumlusunun erkek olduğu hanelerin kişi sayısı dikkate alınarak hesaplanan harcanabilir geliri hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu hanehalklarından ortalama %10 daha fazladır.  

Hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu hanehalklarının gelirlerinin %31,8’ini sosyal transferler oluştururken, bu oran hanehalkı sorumlusunun erkek olduğu hanehalklarında %18,1’dir. Emeklilik, işsizlik maaşları gibi ödemelerin yanında nafaka ödemeleri, konut ve çocuk yardımları vs. sosyal transferler arasında sayıldığından tek ebeveyni kadın olan hanehalklarının gelirinin bir kısmını bunların oluşturduğu söylenebilir (TÜİK, 2019b).

Yukarıda verilen literatürle ilgili olarak, hanehalkı sorumlusunun kadın olduğu durumlarda, yalnız yaşayan kadın ve anne ile çocuklardan oluşan ailelerde kişi sayısı dikkate alınarak hesaplanan ortalama gelire baktığımızda, Tablo 2’deki sonuçları görüyoruz.



Görüldüğü üzere, kadınların tek başlarına yaşadıklarında gelirlerinde ciddi bir azalma söz konusudur. Ayrıca, hanehalkı sorumlusunun erkek olduğu hanelerde sayısı dikkate alınarak hesaplanan yıllık ortalama harcanabilir gelir 30.667 TL iken, örneğin tek başına çocuk büyüten annelerde bu miktar 28.861 TL’dir.

Gelir dışında mülkiyet de önemli bir göstergedir. GYKA 2018 verilerine göre, hanehalkı sorumlusu erkek olan hanehalklarının %58’i oturulan eve sahipken, hanehalkı sorumlusu kadın olan hanehalklarının %54’ü oturulan evin sahibidir (TÜİK, 2019a).

İstihdam koşullarına dair de GYKA’da bazı veriler bulunmaktadır. Bu veriler, hanehalkı sorumluluğu dışında kadınların ekonomik kırılganlıkları hakkında bilgi veren başka bir değişkendir. 15 yaş üzeri kadınların ve erkeklerin kendi tanımlamalarına göre istihdam durumları Tablo 3’te verilmiştir.



Tablo 3’te görüldüğü üzere, bir işte çalışan kadınların oranının düşük olmasının yanında, iş arayan kadınların oranı da oldukça düşüktür. Ayrıca, emekli olan önceden çalışıp yaşlanınca çalışmayı bırakanlar içinde de erkeklerin oranı yüksektir. Kadınların emeklilik güvencesinden de uzak olduğu görülmektedir.

Çalışmakta olan bireylerin sosyal güvenlik kayıtlarına bakıldığında ise kadın ve erkek arasındaki farklılık göze çarpmaktadır (Tablo 4). Bu durum da kadınların istihdamdaki konumlarının daha güvencesiz olduğunu göstermektedir. Daha az kadının emeklilik haklarına sahip olması da bu durumla uyumludur. Kadınlar kayıtsız çalışmaya devam ettikçe emeklilik haklarına erişemeye de devam edeceklerdir.



Hanehalkı sorumlusu olan kadınların kendi tanımlamalarına göre istihdam durumları ise Tablo 5’te verilmiştir:



Görüldüğü üzere, hanehalkı sorumlusu olan kadınlarda işgücüne katılma oranı kadınların genel olarak ortalamasından fazladır. Ancak yine de, ev işleri ve diğer işlerle meşgul olduğu için çalışmayan kadınların oranı oldukça yüksektir.

Sonuç

Kadınların hanehalkı içinde ne kadar yoksunluk ve yoksulluk yaşadıkları ve farklı hanehalkı türlerinin kadınların yaşam koşulları üzerinde ne kadar etkisi olduğu sorusu, hanehalkı yaşam koşullarının araştırılmasında önemli bir aşamadır.

Kadınların aynı hanehalkı içinde erkeklerden daha fazla yoksunluk ve yoksulluk yaşadıkları ve değişen hanehalkı yapısı nedeniyle yalnız ya da çocuğuyla birlikte tek ebeveyn olarak yaşayan kadınların gelir ve yaşam koşullarının göreli olarak daha kötü olduğu varsayımını destekleyecek veri, hanehalkı gelir ve yaşam koşulları araştırmalarında ortaya çıkmaktadır. Kadınların hanehalkı sorumlusu olduğu hanehalklarının toplam gelirinin daha düşük olması, Türkiye için de istatistiksel olarak gösterilebilen bir olgudur.

Ancak, gelirin bir bütün olarak az olmasının açıklayıcı gücünün sınırları bulunmaktadır. Kadınların hanehalkı yaşam koşullarının tam olarak anlaşılması için, hanehalkı içinde gelirin ve imkanların nasıl paylaşıldığı önemlidir. Ayrıca, kadınların gelir ve yaşam koşullarının kırılganlığı ile ilgili de bazı ek açıklamalar ortaya çıkmaktadır. Birincisi, kadınların istihdamının daha esnek ve güvencesiz olması ile ilgilidir. Kadınlar bu nedenle ekonomik dalgalanmalar karşısında daha zayıf kalabilmektedir. İkincisi, kadınların gelirinde sosyal transferlerin önemli bir yer tutması da, esasında bu gelirin düzenliliği konusunda soru işaretleri ortaya çıkarmaktadır.


Kaynakça

Guio, A.-C., & Bosch, K. V. den. (2019). Deprivation of Women and Men Living in a Couple: Sharing or Unequal Division? Review of Income and Wealth, Online Version of Record before inclusion in an issue(n/a). https://doi.org/10.1111/roiw.12449

Kasearu, K., Maestripieri, L., & Ranci, C. (2017). Women at risk: The impact of labour-market participation, education and household structure on the economic vulnerability of women through Europe. European Societies, 19(2), 202-221. https://doi.org/10.1080/14616696.2016.1268703

Liu, C., Esteve, A., & Treviño, R. (2017). Female-Headed Households and Living Conditions in Latin America. World Development, 90, 311-328. https://doi.org/10.1016/j.worlddev.2016.10.008

TÜİK. (2019a). GYKA 2018 Mikro Verisi (Bu çalışma için TÜİK’ten alınarak kullanılmıştır.).

TÜİK. (2019b). Basın Odası Haberleri (Sy 23/2019). https://tuikweb.tuik.gov.tr/basinOdasi/haberler/2019_23_20191010.pdf

Vijaya, R. M., Lahoti, R., & Swaminathan, H. (2014). Moving from the Household to the Individual: Multidimensional Poverty Analysis. World Development, 59, 70-81. https://doi.org/10.1016/j.worlddev.2014.01.029

Katkılar

Erhan Nalçacı

Fatma Pınar Arslan’ın son iki çalıştay boyunca hanehalkının durumu üzerine yaptığı çalışma yol gösterici oldu. Giderek kadınların, çocukların ve yaşlıların bakımını üstlenerek yalnızlaşma ve yoksullaşma sürecine girdiği bildiride belgelenmiş.

Eğer başa dönersek Sosyalist Gelecek ve Planlama Çalıştay’larında günümüzde hanehalkı iktisadına dayalı toplumsal çürümeyi bütün yönleri ile belgelemeyi amaçlıyorduk. Önümüzdeki çalıştayda aile içinde yaşanan suiistimal ve şiddet olgularını değerlendiren bir bildiri eklenebilir. Öte yandan ailenin geleceğini çocuklarına bağlamasının getirdiği sorunlar ayrıca incelenebilir. BAA’nın şu anda hazırlamakta olduğu “Kadın Cinayetlerinin Artışının Altında Ne Yatıyor?” raporunun da bu sürece katkısı olacağını sanıyoruz.

Fatma Pınar Arslan

Bu çalışmayı bir sonraki Sempozyum’a kadar hanehalkları hakkında sayısal verileri bir bütün olarak sunan bir çalışma haline getirmeye çalışacağız. Hanehalkı gelir ve yaşam koşulları verileri eşitsizlik ve toplumsal sorunlara ışık tutabilecek veriler sağlıyor. Hem verilerin güncellenmesi hem de başka göstergelerin kullanılması ile birlikte, diğer çalışmalara destek sunabilecek bir Türkiye hanehalkı görüntüsü oluşturmaya çalışıyoruz.

Katkılarınızı şu adrese iletebilirsiniz: [email protected]