SSCB’de Sibernetiğin Gelişimi ve Ekonomik Planlamaya Uygulama Girişimleri

BAA Kolektif Yaşamı Kurgulama Yapay Zekâ Alt Komisyonu
Onur Güngör
[email protected]



GİRİŞ

Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin (BAA) düzenlediği Moskova Arşiv ve Kütüphane Gezisi’ne katılmaya karar vermemin önemli nedenlerinden biri bugün internet olarak bildiğimiz elektronik ağın bir karşılığının Sovyetlerde var olup olmadığını uzun süredir merak ediyor oluşumdu. Bu kadar büyük bir teknolojik gelişkinlik düzeyine erişip internet gibi bir ağı geliştirmemiş olmaları anlaşılamaz geliyordu. Yoksa bunun yerine başka bir yöntem mi kullanıyorlardı? Veya hiç bilmediğimiz ama etkin olarak kullanılan bir ağ zaten vardı da genellikle Batılı kaynaklara dayanarak edindiğimiz bilgilerde bunlara rastlamamamızın nedeni bu kaynakların taraflılığı mıydı?

Bu sorulara yanıt ararken ulaştığım Benjamin Peters’in kitabı (2016) bu konuda birçok soruya yanıt veriyor gibi duruyordu. Ben de ziyaret edilmesi planlanan arşivlerde bu bilgilere yenilerini eklememe yarayacak bir belge olup olmadığını öğrenmeyi umarak geziye katıldım.

Ne yazık ki bu makalede ilk çıkış noktamdaki soruların hepsine yanıt veremeyeceğim. Şimdilik sibernetik kavramının Sovyetlerdeki gelişimini ele aldıktan sonra bu kavram altında ele alınan ve sosyalist planlamada bilgisayarlardan yardım alınması için atılan adımlardan bahsedeceğim. Ayrıca gezi sırasında elde ettiğim ve bildiğim kadarıyla daha önce Rusça dışında bir kaynakta yayımlanmamış olan bir monografı paylaşacağım.

SİBERNETİK VE SSCB

Sibernetikle Tanışma

Sibernetik kavramı matematiksel modelleme, bilgi teorisi, sistem teorisi ve kontrol teorisi gibi çeşitli bilim alanlarını ilk olarak bir arada ele almış olan; ancak günümüzde bu konularda konuşulurken pek atıf verilmeyen bir kavramdır. Tek cümlelik bir tanımını yapmak oldukça zor olan bu kavramın genel çerçevesi ilk olarak Norbert Wiener’ın ‘Cybernetics: Or Control and Communication in the Animal and the Machine’ (Türkçesi: Sibernetik veyahut Hayvan ve Makinedeki Yönetim ve İletişim) adlı kitabında çizilmiştir (Wiener, 1948). Bu kitapta Wiener, insan vücudunda ve doğada olduğunu fark ettiğimiz süreçlerin matematiksel modellerle benzerliklerini araştırmıştır. Örneğin canlı organizmalardaki homeostatik [1] süreçler, astronomik olayların matematiksel modellerle tahminin mümkün olması, canlılardaki sinir sistemlerinin bilgisayarların yapısına benzerliği gibi analojiler makinelerin kontrolü için canlı organizmalardaki sistemlerden ilham alma veya tersi yönde canlı organizmaları anlamak için makinelerdeki yöntemlerle benzerlik kurmanın önünü açıyordu.

Bu tür bir yaklaşımı ilerletince akla gelenler birçok bilim insanına heyecan veriyordu. Acaba insanlar gibi düşünen makineler yapılabilir miydi? Canlı organizmaların doğaya uyum için evrimleşerek geliştirdiği çözümler yeni tür makineler icat etmekte kullanılabilir miydi? Bu heyecanın SSCB’deki karşılığını araştırdığımızda ise İkinci Dünya Savaşı sonrası birkaç yılda başlıca yayın organlarında sibernetiğin bir ‘sahte bilim’ olduğunu iddia eden yazılara rastlıyoruz. Örneğin Sovyetler Birliği’nde yayımlanan ‘Literaturnaya gazeta’ dergisi Wiener’ın kitabını eleştirirken Wiener’ı da ‘kapitalistlerin gerçek bilim insanları yerine koyduğu şarlatanlar ve gericilerden’ sayıyordu.

Boris Agapov adındaki bir gazetecinin yazdığı 1950 tarihli bir makalede ise ABD basınının ‘düşünen makineler çağının gelişini’ sevinçle karşılamaları eleştiriliyor ve Time dergisinde yayımlanan bir karikatür üzerinden asıl amaçlarının ortaya çıktığı ifade ediliyordu. Karikatürde ABD ordusunun üst düzey bir üyesine ait üniforma giymiş bir bilgisayar resmedilmişti (Şekil 1). Yazıda bu durum ‘düşünen makineler’ üretmekteki asıl amacın savaş makinesi üretmek olduğuna kanıt olarak sunuluyordu.

İddiaya göre Agapov’un bu makalesinden sonra Wiener’ın kitabı bilimsel araştırmalar için kullanılan tüm kütüphanelerden kaldırılmıştır.

Şekil 2. Bu dönemde yayımlanan sibernetik karşıtı yazılardan bazı örnekler: i) K. Gladkov. Cybernetics, or Yearning for mechanical soldiers // Technika-molodezhi. 1952. № 8. Pp. 34-38. (Sibernetik, ya da Mekanik askerleri arzulamak) ii) B. Bykhovsky. “Cybernetics - The Science of Modern Slaveholders” // “Nauka i Zhizn”, 1953, № 6. (Sibetnetik – Modern Köle Sahiplerinin Bilimi).

Sibernetiğe ilişkin yaklaşımın bu şekilde oluşmasının sibernetiğin herhangi bir konusunun gerici bulunmasından çok fikrin çıkış kaynağının ABD olmasından kaynaklandığı düşünülüyor (Peters, 2016: 33). Zaten Stalin’in sibernetiğe karşı özel bir karşıtlığı da kayıt altına alınmış değil. Dolayısıyla bu tepkinin nedenini sibernetiğin Sovyet ideolojisiyle çelişen yanları olmasında değil, bu fikrin ABD kaynaklı olmasında aramak daha mantıklı olacaktır.

Yeniden basımı ancak 1950’lerin sonuna doğru mümkün olacak bu esere bir süre için sadece askeri arşivlerden erişilebildiği tahmin ediliyor.

Sibernetikle Barış

Hruşçov, 1956’da toplanan 20. SBKP Kongresi’nde yaptığı konuşmada sibernetik kavramından esinlendiği belli olan "Makinelerin ve süreçlerin otomatikleştirilmesi fabrikaların ve teknolojik süreçlerin otomatikleştirilmesine olduğu gibi tam otomatik (ekonomik ç.n.) planlamanın gerçekleştirilmesine de genişletilmelidir." sözleriyle planlamanın otomatikleştirilmesi için adımlar atılması çağrısında bulundu. Gerçi Hruşçov’un bazı icraatları bu çağrının, planlamanın otomatik olarak bilgisayarlar tarafından yapılmasının üretimi artırıp sosyalist ekonominin daha verimli çalışmasını sağlayacağına inanmasından ziyade başka saiklerle yapıldığını düşündürür. Örneğin, Hruşçov planlamada merkezileşmenin azaltılarak, piyasa rekabetçiliği gibi kapitalizmin özünde olan düşüncelerin hayata geçirilmesini savunmuştur (Keeran, 2009: 56). Bu kapsamda, birçok merkezi planlama dairesini lağvetmiş ve yerlerine daha küçük ölçekli çok daha fazla sayıda yerel ekonomi konseyi kurmuştur. Ayrıca tüketim mallarına üretim planlarında daha fazla yer ayırmak istemesi planlama sürecini teknik açıdan daha da zor hale getirmişti. Hayata geçirdiği bazı girişimlerin enine boyuna iyice düşünülmediği, en azından kongrede ifade ettiği gibi hesaplama yeteneklerinden yararlanılmadığı da görülüyordu. On binlerce traktör ve biçerdöverin çok büyük bir araziye yayılmasını öngören bakir topraklar kampanyası bunlara verilebilecek örneklerden biridir. Bu proje üzerine yapılan araştırmalar Hruşçov’un doğal koşulların olumlu olmasına fazlasıyla bel bağladığını, oysa üretim döneminin kısa sürmesi, yetersiz yağışlar ve benzeri doğal olumsuzlukların verimliliği düşürdüğünü ve maliyetlerin artmasına neden olduğunu ortaya çıkardı. (Keeran, 2009: 54)

Yine de, üretimde teknolojik imkanların sağladığı otomatikleştirmeden daha çok faydalanılmasına dair vurgu sibernetiğe karşı var olan önyargıyı kırmış oldu. Yapılan araştırmalara göre bu süreci hızlandıran etmenlerden biri de Anatoly Kitov adındaki bir Kızıl Ordu subayının sibernetik kavramını oluşturan fikirlere olan inancı oldu.

Kitov, teğmen olarak katıldığı İkinci Dünya Savaşı’nın sonunda binbaşı rütbesine terfi etmişti. Savaş sonrası 1945-1950 yılları arasında öğrencisi olduğu Moskova Top Mühendisliği Akademisi’nden en yüksek notla mezun oldu. 1952’de verdiği tezi Sovyetler Birliği’nde programlama üzerine yapılan ilk tezdi. 1952 ve 1954 yılları arasında Sovyetler Birliği’ndeki ilk bilgisayar bölümünü aynı okulda kurdu.

Kitov, 1952’de Wiener’in Sibernetik kitabını akademinin kütüphanesinde bulup okuduktan sonra sibernetiğin daha önceden yazıldığı gibi sahte bilim olarak değerlendirilmesinin yanlış olduğuna ve ciddiye alınması gereken bir kavram olduğuna kanaat getirir. Bu görüşünü anlatmak için sibernetiği iyi bir şekilde tarif eden ve neden ciddiye alınması gerektiğini açıklayan bir makale yazar. Bunu matematikçi Aleksey Lyapunov’a anlatması ve ikna etmesi üzerine Lyapunov da makaleye katkıda bulunmayı kabul eder. Lyapunov, bu fikirle diğer bir matematikçi Sergei Sobolev’in de ilgileneceğini düşünerek, makaleye Sobolev’i de dahil eder. Sobolev’in makalenin yazımına katkıda bulunup bulunmadığı bilinmiyor ama sibernetik destekçisi olduğu kesin. Ancak yayımlatmak için ‘Felsefenin Sorunları’ dergisine gittiklerinde ufak bir sorunla karşılaşırlar. Derginin editörleri yazıyı beğenmiş ve yayımlamak istemiştir; ama önce partiden izin almalarını da şart koşmuştur. Bunun üzerine Kitov ve Lyapunov partinin bilim kurulundan şartlı bir izin almayı başarır. Şart makalenin yayımlanmasından önce kamuya açık sunumlar ve özel katılımlı atölye çalışmaları yapmalarıdır.

Sonuçta ‘Felsefenin Sorunları’ dergisinin Ağustos 1955 tarihli sayısında yayımlanan bu makale Sovyetlerdeki sibernetik araştırmalarını başlatan çalışma olur.

Makalenin içeriğine bakınca amacının sibernetiğin gerici veya sahte bir bilim olmadığını göstermek ve bunu kolaylaştırmak için bazı uyarlamalar yapmak olduğu görülüyor (Sobolev, 1955). Örneğin makale sibernetiği diğer bilim dalları ile eşitlemek için sibernetik kavramlarını kapsamlı bir kontrol ve iletişim teorisine dayandırmış. Buna ek olarak Wiener’ın kitapta kullandığı sözcük dağarcığını Sovyet bilim diline tercüme etmişler. Örneğin Wiener ‘geribildirim mekanizması’ diyorsa, onlar ‘geribildirim teorisi’ (‘feedback mechanism’ ve ‘the theory of feedback’) demişler. Wiener, ‘ikili (dijital) hesaplamanın temel ilkeleri’ sözlerini kullandıysa onlar ‘yüksek hızlı otomatik elektronik hesaplama makineleri teorisi’ demişler. Son olarak da ‘insan düşünce sisteminin sibernetik modelleri’ yerine ‘kendi kendini örgütleyen mantık süreçleri’ sözlerini kullanmışlar.

Makalede Shannon’ın bilgi teorisinin [2] olasılıksal analizini genişletmişler, ama bunu yaparken Wiener’ın organizma ve makine arasındaki analojisini de politik izdüşümlerinden arındırmışlar. Bilgisayarı genel bir kontrol edici ve yönlendirici araç olarak ortaya koyarak, Wiener’ın sibernetiği yaşayan organizmalar ve makineler bağlamındaki iletişim ve kontrol aracı olarak görmesini dikkatlerden kaçırmak istemişler.

Genelleştirme düzeyini bu kadar ileri taşımalarının Rusça’daki ‘kibernetika’ (yani sibernetik) kelimesinin anlamı üzerinde de etkisi olmuş. Günümüz Rusya’sında bile, Türkçe’de bilişim kelimesiyle tarif edilen işlemlere yani bilgisayar bilimi teknolojileri kullanılarak yapılan işlemlerin tümüne ‘kibernetika’ denmekte.

Yazarlar, Wiener’ın ‘Sibernetik’ kitabında yaptığı sert kapitalizm eleştirisini de makaleye dahil etmişler. Wiener’ın kapitalizmin kaotik koşullarında gerçekleşecek bir otomatikleştirme furyasının emekçilerin makineleştirilmesine yol açacağına ve bundan tek kurtuluş yolunun insanların insan olduklarından dolayı değer gördükleri, alınır satılır bir şey olmadıkları bir toplum kurmaktan geçtiğine dair görüşlerini aktarmışlar.

Yazarlar ilk endüstri devriminin el işi yerine makineleri koyduğunu hatırlattıktan sonra, sibernetiğin insan aklının işini yapacak teknolojilerin önünü açarak büyük bir otomatikleştirme, dolayısıyla verimlileşme imkânı yaratacağı ve ikinci bir endüstri devrimine yol açacağını iddia etmişler.

Makale bu noktada günümüzde yapay zekâ alanı içinde düşünülen birçok uygulama alanı hakkında gerçekçi tahminlerde bulunuyor. Örneğin sibernetik yöntemlerin geliştirilmesiyle bir dilden başka bir dile otomatik olarak çeviri, elektronik makinelerin kendilerini yönetecek programları kendi kendilerine yazmaları, kendi kendilerine çalışan fabrikalar, demiryolu, havayolu ve karayolu trafiğini yönetecek sistemler veya görme engelliler için kitap okuma sistemleri...

Yazarlar makalede, Sovyet popüler bilim yazınında hâkim olan sibernetik karşıtlığının nedeni olarak pratik gelişmelerden habersiz olmayı ve sibernetiği anlayamamış olmayı göstermiş. Aslında sibernetiğin önerdiği gibi insan sinir sisteminin elektronik sistemler kullanarak veya onlara benzetilerek incelenmesinin başlı başına materyalist bir uğraş olduğunu ve bu çalışmaların tüm gücüne ancak materyalist bir bakış açısıyla ulaşmasının mümkün olacağını vurgulamışlar. Sibernetik karşıtı olma hatasına düşenleri konuyu kendi başlarına anlamaya çalışmadan, burjuva gericiliğinin temsilcilerinin sibernetik fikirleri aşırı övmesine ve kendi ideolojik görüşlerine uydurmasına kanarak yanlış karar vermekle suçlamışlar. Üstelik bu yüksek derecedeki övgünün tam da bu şekilde bir yanılgıya yol açmak için burjuvalar tarafından kasten yapılmış olabileceğini de göz ardı etmemek gerektiğini vurgulamışlar.

Bu makalenin etkisiyle oluşan hava ve genel olarak üretimin otomatikleştirilmesinin bir ihtiyaç olarak tanımlanmasının yarattığı atmosferde yayımlanan diğer yazılar, sibernetiğin kapitalist kullanımlarını tespit eden ve kınayan, ama sosyalist bir sibernetiğin de mümkün olduğunu vaaz eden yayınlar olmaya başlar.

Kitov, Lyapunov ve Sobolev’in makalesi, sonrasında Andrey Kolmogorov ve Aksel Berg’in de desteği ile ‘Sibernetik Konseyi’ 1959’da kuruldu. Bu konseyin en önemli icraatlerinden biri de 1961 yılında ‘Sibernetik: Komünizmin hizmetinde’ adlı bir bilimsel sempozyum serisini düzenlemek oldu. Bu sempozyumda komünist bir toplum inşa etmek için gereken en önemli araçlardan birinin sibernetik olduğu ilan edildi. Sempozyumdan kısa bir süre sonra toplanan 22. SBKP Kongresi’nde Hruşçov ‘sibernetik, elektronik hesaplama ve kontrol sistemlerini üretim, bilimsel araştırma, tasarım, planlama, muhasebe, istatistik ve yönetim alanlarında kullanılmak üzere örgütlemek zorunludur’ açıklamasında bulundu.

Bu iki gelişme o kadar büyük bir enerji ortaya çıkarmış olmalı ki 1963’te Amerikalı bir gözlemci “Eğer dünyada sibernetiğin sunduğu olanakları hayata geçirmeye muktedir bir devlet varsa o da Sovyetlerdir” yorumunda bulunmuş (Peters, 2016: 44). Bu sempozyumun bilimsel bir dergide yayımlanan değerlendirmesinde Hruşçov’un “batıyı ezmek” için kullanmayı düşündüğü en büyük silahın sibernetik olabileceğini, zira Sovyetlerin daha verimli ve üretken bir ekonomiye sahip olmasının Batı’nın politik ve ekonomik amaçlarını baltalayabileceği söylenmiş (Malcolm, 1963).

Sovyetlerin sibernetik alanındaki istekli girişimleri CIA tarafından da raporlanmış (İsimsiz (CIA), 1964). Bu tür çalışmaları yoğunlaştırırlarsa ‘karmaşık dinamik sistemlerin istenen yönde kontrol edilmesi bilimi’ olarak tanımlanan sibernetiğin tüm Sovyetler Birliği’ni yönetmekte kullanılıp verimliliğin çok artırılabileceğinden korkulduğu anlaşılıyor.

EKONOMİK SİBERNETİK

Bu bölümde sibernetiğin yeniden üzerinde çalışılabilir bir konu haline gelmesinden sonra ortaya atılan, ekonomi yönetimi için kullanılmak üzere tasarlanmış dört farklı elektronik ağdan bahsedeceğiz. Sibernetik kavramının diğer alanlara olan etkisini incelemeyi başka çalışmalara bırakmakla birlikte bu çalışmada da bu dört önerinin tüm ayrıntılarına giremeyeceğiz.[3]

Sibernetiğin kendini akladığı koşullarda Kitov, Hruşçov’a Ocak 1959’da yazdığı bir mektupta, tüm birlik çapında kurulacak bir elektronik ağın aynı anda farklı amaçlar için kullanılabileceğini ama en başta ekonomiyi idare etmek için kullanılması gerektiğini anlatıyordu. Ancak bu önerinin modern bilgisayarların üretimi ve üretimi otomatikleştirmekte kullanılması kısmını hayata geçirme kararı alınırken ekonominin idare edilmesi ile ilgili kısmı kabul görmemişti. Kitov, bunun üzerine çabasından vazgeçmek yerine önerisini biraz daha geliştirerek ikinci bir mektup daha yazdı. Bu mektupta Kitov, hem ordu hem de kamu kurumları tarafından kullanılacak ortak bir ağ kurulmasının maliyetleri çok düşüreceğinden, Savunma Bakanlığı tarafından idare edilen merkezi noktalara yoğunlaşmış bilgisayarların kullanımının verimliliğini artıracağından bahsetmişti. Ancak iddiaya göre bu notta orduyu bilgisayar kullanımına başlamakta yavaş davranmakla suçlaması amirlerinin hoşuna gitmediğinden, konu merkez komiteye bile ulaşmadan Kitov’un soruşturulmasına dönüşmüş. Bu soruşturma, Kitov’un bir sonraki yıl SBKP’den ve askeri yöneticilik rollerinden ihracı ile sonuçlanmış. (Kitov, 1996) Sovyetler Birliği’nde günümüzün internetine benzer bir ağın kurulmasına dair ilk girişim böylece sonuçsuz kalmış.

İkinci girişim Aleksandr A. Kharkevich tarafından 1962 yılında gerçekleştiriliyor. Kharkevich’in çabası ABD’deki günümüzün internetinin temeli olan ARPANET’e benziyor. Aynı ARPANET gibi, ne tür bir bilginin taşındığına önem vermeksizin her tür bilginin taşınabileceği bir ‘birleşik iletişim sistemi’nin mevcut telefon hatları ve diğer elektronik iletişim hatları üzerinde kurulabileceği hayal ediliyor. 1963’te İletişim Bakanlığı tarafından bu çabanın Kharkevich’in başkanı olduğu Bilginin İletimindeki Sorunlar Enstitüsü’yle koordinasyon içinde sürdürülmesi için bir konsey kuruluyor. Ancak Kharkevich’in 1965’te kalp krizi geçirerek hayatını kaybetmesiyle birlikte bu çaba da hiçbir somut çıktı veremeden son buluyor. Görevin neden başkaları tarafından devralınmadığı da hâlâ açıklanabilmiş değil (Peters, 2016: 101).

Üçüncü bir çaba ise Devlet Ekonomi Konseyi direktörü N. I. Kovalev tarafından ‘Ekonomik Geçişin Sorunları’ dergisinin 1963 sayısında Hruşçov’un 1957’de kurduğu bölgesel bilgisayar merkezlerini endüstriyel üretimi ve onun yönetimini otomatikleştirme amacıyla birleştirmeyi öneren bir yazı kaleme alınmasıyla başladı. Bu makalede bakanlık düzeyi ile bölge ve yerel düzeylerdeki bir ekonomi yönetiminin bu düzeylerde kurulacak bilgisayar merkezleriyle nasıl sağlanacağı anlatılıyordu. Yapılan hesaplamalara göre sağlanacak verimlilik artışı projenin maliyetlerini kat be kat karşılayacaktı. İddiaya göre bu proje de Devlet Planlama Komitesi (Gosplan), Merkezi İstatistik Kurumu, Devlet İkmal Kurumu (Gossnab) ve başka bazı komiteler tarafından projeye muhalefet edildiği için gerçekleşmedi (Peters, 2016: 102).

Sonuncu çaba ise kabaca ‘Tüm Birlik Çapında Otomatik Sistem’ olarak çevrilebilecek, kısaca OGAS olarak adlandıracağımız bir girişim. Girişimin mimarı Viktor Glushkov, 1962’de Izvestiya’ya yazdığı bir makalede sibernetiğin sosyalist ekonomiye ‘eldiven gibi uyan’ bir doğası olduğunu yazıyor ve önceki girişimleri bir adım daha ileriye taşıyarak ekonomik yönetim kararlarını da otomatik olarak alınmasını öneriyor, böylece öznel faktörlerin etkisinden kurtulmanın mümkün olduğunu iddia ediyordu. Glushkov, bu yazıyı yazdığında çok başarılı bir matematikçi olarak tanınıyordu ve Kiev’deki bilgisayar merkezini ‘Sibernetik Enstitüsü’ olarak yeniden adlandırmak üzereydi. Buradaki çalışmalarıyla OGAS fikrini geliştirecek ve 1971’deki 24. SBKP Kongresi’nde OGAS projesi tam anlamıyla hayata geçirilmek üzere taslak kararlar arasına girecekti. Ancak bu karar geri alındı. Ulaştığımız kaynakların yorumuna göre Politbüro, OGAS projesi hayata geçerse mevcut siyasi dengelerde büyük bir oynamaya yol açacağı için projenin kapsamını tüm birlik ölçeğinden fabrika ölçeğine indirmeye karar vermişti. Tüm ülke çapında çalışacak bir ağ tasarımı geliştirilmeye devam ediyordu, ama sadece kâğıt üstünde... Bununla birlikte bakanlıkların çoğu kendi bilgisayar merkezlerini ve fabrika ölçekli yönetim sistemlerini kurmaya başlamıştı. Ancak bunların hiçbiri birbiriyle uyumlu değildi. Bu uyumsuzluğun bakanlıkların diğer bakanlıklarla bilgi paylaşmak zorunda kalmayıp kendi alanlarındaki veriye daha da iyi sahip çıkmalarının önünü açtığı not ediliyor. OGAS projesini tüm birlik çapında etkinleştirmek için 25. ve 26. SBKP Kongreleri’nde de girişimler söz konusu olduysa da sonuç değişmedi (Gerovitch, 2008). OGAS projesi bu çabalardan en uzun süreni ve dolayısıyla hakkında en çok bilgiye ulaşılabilir olanı. Ancak bu çalışma kapsamında bu kadar ayrıntı vermekle yetinmeyi tercih ediyoruz.

Kharkevich’inkini dışarıda tutarsak, tüm bu girişimler ekonomik bilginin iletilmesini kolaylaştırarak ekonomiyi yönetmek için kullanışlı olmayı hedefliyordu. Ancak OGAS girişimi merkezi planlama organlarının karar almasına yardımcı olma fikrinin bir adım daha ötesine geçerek planlama rolünü de üstüne almayı hedefliyordu. İnsanlığı ileriye taşımayı hedefleyen ve bunun için devrimci müdahalelerde bulunmaktan çekinmeyen bir devlet için, merkezi ekonomik planlamanın teknik personel tarafından hazırlanan bir matematiksel modele verilerin girilmesi ve en iyi plan kararlarının hesaplanmasından ibaret olamayacağı açıktır. Diğer girişimlerin bu konuya neden değinmediklerine bu tespit bağlamında anlam verebiliyoruz. Bu eğilimin o yıllarda konuyla ilgili yapılan araştırmalarda da tespit edildiği görülebilir (Boratav, 1982: 275).

Makalenin bir sonraki bölümünde BAA’nın Moskova Arşiv ve Kütüphane Gezisi’nde elde ettiğimiz bir belgeyi tanıtacağız. Belgenin şu ana kadar anlattığımız ekonomik sibernetik çabalarının geliştiği düşün ortamındaki önemli kişiliklerden Aksel Berg’in özgün yaklaşımını yansıtması açısından önemli olduğunu düşünüyoruz.

AKSEL BERG: ‘SİBERNETİK VE EKONOMİ’

Aksel Berg

Aksel Ivanoviç Berg (1893-1979) Orenburg’un önde gelen soylu ailelerinden birinin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Çarlık ordusundan emekli bir generaldi. Berg, 1. Dünya Savaşı’nda İmparatorluk Donanması’nda hizmet verdi. Ekim Devrimi’nden sonra Kızıl Ordu’da denizaltı komutanı olarak hizmet vermeye devam etti. Leningrad Donanma Akademisi’nden 1925’te radyo mühendisliğinde uzmanlaşarak mezun oldu. Donanma’ya bağlı bazı araştırma merkezlerinde çalıştıktan sonra 1932 yılında Donanma Haberleşme Bilimsel Araştırma Enstitüsü’nün müdürlüğüne atandı. 1937 yılında hakkındaki bazı iddialar nedeniyle hapse girdi, ama 1940 yılında hakkındaki iddialardan vazgeçilmesi üzerine yine Donanma’da önemli bir pozisyona atandı. Berg, 1943’te Radar Hakkındaki Devlet Güvenlik Komitesi’nde ve Sovyetler Birliği Elektrik Endüstrisi Halk Komiserliği’nde başkan yardımcılığı görevini yürütmeye başladı. 1944’te Komünist Parti’ye girdi ve hayatının sonuna kadar adanmış bir komünist olarak kaldı. Sovyet Bilimler Akademisi’ne 1946’da tam üye olarak seçildi. 1953’te Savunma Bakan yardımcısı oldu ama dört sene sonra kalp rahatsızlığı nedeniyle emekli olmak zorunda kaldı. 1957-1960 yılları arasında Savunma Bakanlığı’na danışman olarak hizmet verirken bir yandan da Devlet Planlama Komitesi’nde üretimin mekanizasyonu ve otomatikleştirme ile ilgili çalışan Bilimsel Teknik Konseyi’nin başkanı olarak görev yapıyordu (Gerovitch, 2004: 205).

10 Nisan 1959’da Bilimler Akademisi’nin Prezidyumu’na sunduğu raporda Sovyetler Birliği’ndeki sibernetik araştırmalarının çok sayıda enstitüye yayılmış olduğunu ve bu durumu düzeltmek için merkezi koordinasyon işlevi görecek bir örgüte ihtiyaç olduğunu söylüyordu. Bunun üzerine Aksel Berg’in başkanı, Aleksey Lyapunov’un da başkan yardımcısı olduğu ‘Sibernetik Üzerine Bilimsel Konsey’ adında bir konseyin kurulmasına karar verildi. Berg bu konsey aracılığıyla Sovyet bilim insanlarının sibernetik üzerine çalışmalarını mümkün kılacak çeşitli kitap çevirileri yaptırdı, popüler bilim yazıları yazdı, radyo ve televizyonda katıldığı panellerde sibernetiği tüm ülkeye tanıtmaya çalıştı. 1967'ye doğru konseyin kapsadığı alt alanların sayısı on beşe ulaşmıştı (Şekil 3). Bu çabalarından dolayı Berg, Sovyet sibernetik çalışmalarının en önemli figürlerinden birisi sayılır.

Şekil 5. Sibernetik üzerine Bilimsel Konsey’in kapsadığı bilim alanları: (soldan sağa, aşağıdan yukarı olarak) Matematik, ekonomi, bilgi teorisi, biyoloji ve tıp, bilgi teknolojileri, biyonik, mühendislik sibernetiği, kimya, güvenilirlik teorisi, psikoloji, enerji sistemleri, göstergebilim ve dilbilim, ulaşım, adalet ve felsefe. 

Arşiv Belgesi

Arşiv çalışmamızda, Sovyet Bilimler Akademisi’nin arşivlerini günümüzde muhafaza etmeye devam eden Rusya Bilimler Akademisi’nin Moskova’daki arşivinde (ARAN) Aksel Berg’in ‘Sibernetik ve Ekonomi’ başlıklı monografına erişildi (Berg, 1968). Belge büyük olasılıkla Berg tarafından bizzat daktilo edilmiş halde bize sunuldu. Belgenin içeriğine bakınca yukarıda tarif ettiğimiz sibernetiği tanıtma ve alanını sağlamlaştırma çabası kapsamında yazılmış olduğu anlaşılıyor. Ancak nerede yayımlanmak üzere yazıldığı veya yayımlanıp yayımlanmadığı hakkında bir bilgiye ulaşamadık. Yazı genel olarak ekonomiyi yönetmek için hesaba katılması gereken değişkenlerin sayısının çok arttığı verili durumda, yönetim işlevinin pratik deneyimlere veya ekonominin genel ilkelerine dair bilgiye dayanmasının yetersiz kalmaya başladığını konu ediniyor. Bu durumu alt etmenin tek yolunun da ekonominin her alanında sibernetik yöntemlerin kullanılması gerektiği olduğunun altı çiziliyor. Hatta sibernetiğin sadece ekonomi yönetiminin mevcut haline eklenmiş hızlandırıcı bir araç olmasının da ötesine geçip, ekonomi yönetiminin bütününde de verimliliği artırıcı niteliksel değişiklikler yapılmasında kullanılmasının gerekliliğinden bahsediliyor. Makalenin Türkçe çevirisini Ek 1’de bulabilirsiniz.

SONUÇ

Bu çalışmada sibernetiğin SSCB’de kendini kabul ettirmesine ilişkin çabalara ve sonrasında ekonomik planlamadaki etkisine kısaca değindik. Sibernetik kavramı Sovyetler Birliği’nde başlangıçta haksız bir şekilde karalansa da kısa zaman içinde sibernetik altında ele alınan tüm bilim alanlarının öneminin anlaşılmış olduğu görülüyor. Bunu sadece sibernetik kavramı özelinde faaliyet gösterecek özel bir konseyin Sovyetler Birliği Bilimler Akademisi bünyesinde kurulmasından, üretimin otomatikleştirilmesi kapsamında olsa da SBKP Merkez Komitesi düzeyinde önem gösterilmesinden ve ekonomi alanında sibernetiğin uygulanması için birkaç tane fikrin ciddi bir emek sarf edilerek ortaya konulmasından anlayabiliriz.

Bölüm 3’te bahsedilen dört önerinin hiçbirinin sonuca ulaşamamasından sibernetik kavramının getirebileceği hiçbir yararlı uygulamanın geliştirilmediği sonucu çıkarılmamalıdır. Her dört projede yapılan çalışmalar ve edinilen deneyimler, çeşitli tasarım bürolarında, enstitülerde ve üniversitelerde çalışan mühendis veya bilim insanlarının konuya aşina olmasına ve kendi alanlarında bu konuda çeşitli girişimlerde bulunmasına yol açmıştır. Örneğin matematikçi Nemçinov’un geliştirdiği ‘matris modeli’ kullanılarak Karelya ve Tataristan Özerk Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti’nin ekonomik planlama verilerinin kolayca toparlanması ve işlenmesi bunlardan biridir. Diğer bir örnek ise Kiev’deki bir elektronik devrenin Dnyeprodzerjinsk’teki bir çelik üretim sürecinin yönetimini oradaki bir ustanın yapabildiği kadar iyi yapmayı öğrenmesi olayıdır (Cherniak, 1962). Ancak bu girişimlerin boyutu, sayıları, tekrar edip etmedikleri ve neden tekrar birleşik bir çaba altında toplanamadığı araştırılması gereken bir konudur.

Ulaştığımız kaynaklar bunun nedenini birbirleriyle çıkar çatışmasında olan bakanlıklar olarak değerlendirmektedir. Diğer yandan bu durumun Sovyetler Birliği içindeki liberal eğilimli ekonomi yönetimi anlayışının planlamanın kâr odaklı gerçekleştirilmesini tercih etmesi ve büyük ölçekli planlamadan ziyade fabrika ölçeğinde planlamanın daha öncelikli olduğunu düşünmesi gibi nedenleri de olabilir (Peters, 2016: 122,140). Özellikle OGAS projesiyle ilgili daha fazla inceleme yapılması bu noktada daha önce açığa çıkmamış bağlantıları göstermek açısından yararlı olacaktır.


KAYNAKÇA

Berg, A. I. (1968). “Кибернетика и экономика”, ARAN F.1810 Envanter 1.

Boratav, K. (1982). Sosyalist Planlamada Gelişmeler, Savaş Yayınları.

Cherniak, Iu., I., (1962). Economic Cybernetics at the Service of Planning, Problems in Economics, 5(3), 54-62.

CIA Office of Scientific Intelligence, (1964). “The Meaning of Cybernetics in the USSR”, Intelligence Memorandum No. 0757/64, 26 February 1964, 3.

Gerovitch, S. (2008). InterNyet: why the Soviet Union did not build a nationwide computer network. History and Technology, 24(4), 335-350.

Gerovitch, S. (2004). From newspeak to cyberspeak: a history of Soviet cybernetics. MIT Press.

Keeran, R., Kenny, T. (2009). İhanete Uğrayan Sosyalizm, Yazılama Yayınları.

Kitov, A. I. (1996). “Chelovek, kotoryi vynes kibernetiku iz sekretnoi biblioteki” [“Sibernetiği gizli bir kütüphaneden bulup çıkaran adam”], röportaj, Kompiuterra 43.

Kitov, Vladimir V., Shilov, Valery V. (2010). "Anatoly Kitov – Pioneer of Russian Informatics", IFIP WCC-2010. History of Computing Konferansı.

Malcolm, D. G. (1963). "Book review: Cybernetics at the Service of Communism, Vol. 1", Operations Research, 11(6).

Peters, B. (2016). How not to network a nation: The uneasy history of the Soviet Internet. MIT Press.

Sobolev, S. L., Kitov, A. I., Lyapunov, A. A. (1955). "Voprosy filosofii", No. 4. (https://www.computer-museum.ru/books/cybernetics.htm adresinden erişilebilir.)

Wiener, N. (1948). Cybernetics or Control and Communication in the Animal and the Machine. MIT press.


EK 1

Sibernetik ve Ekonomi

A. I. Berg

Son yıllarda, ülkemizde sibernetik ve onun uygulamaları durmaksızın birçok alanda geliştirilmiştir. Bu alanlar arasında özellikle umut vadeden birisi de ekonomidir. Bu çaba elektronik hesaplayıcıları kullanarak çeşitli problemleri çözmenin tekil ve rastgele adımlarından birisi olmaktan çok, ekonomiyi en iyi şekilde planlamak ve yönetmek için sibernetiği kullanmanın teorik temellerinin geliştirilmesi üzerinedir.

Bu kısa makalede, bu çabanın sadece kaba bir çerçevesini çizebiliriz. Bir kişi belirli bir üretim sahasının -örneğin hadde makinesinin, kimyasal bir reaktörün veya benzeri bir karmaşık tesisin- yönetimini kotarabilecek özel yeteneklere sahip olmasa bile herhangi bir şey üretmenin tekniklerini az çok biliyorsa, o kişinin büyük bir endüstri tesisini de yönetebileceğini düşünmeye alışkınızdır. Başka bir örnek verelim. Bir havaalanının müdürü düzinelerce, hatta yüzlerce modern uçağın iniş ve kalkışlarını yönetir. Ama deneyimli bir pilot bile bırakın yüzlerceyi, tek bir uçağı bile otomatikleştirilmiş gereçlerin veya cihazların yardımı olmadan uçuramaz. Bir pilot aynı anda en fazla 10 gerecin değerlerine hâkim olabilir. Eğer uçağın oluşturduğu bu tür bilgiler elle işlenecek olsaydı, her uçak için en azından 200 tane rütbesiz pilot, 50 tane çeşitli rütbelerden komutan ve 15 tane de bakım personeli gerekirdi.

Bugünkü hallerine bakarsak, endüstri tesislerini veya ekonominin belirli kollarını veya tüm ekonomiyi yönetmek uçak gibi modern araçları yönetmekten daha kolay gibi duruyor.

Bu izlenim tam anlamıyla tutarlı gibi görünebilir. Öncelikle tesis veya bir endüstri dalının müdürü kararlarını alırken bir uçuş kontrol sisteminden çok daha az bilgiye dayanır. İkinci olarak bu müdür uçuş kontrol sistemiyle karşılaştırılırsa en iyi kararları veremez, verdiği kararlar sadece öyle veya böyle idare eder kararlar olur.

Ekonominin büyüyen karmaşıklığı, yani branşları arasında çok çeşitli ve hassas bağlantıların oluşması, sürekli yapılan yatırımlar ve diğer bazı sebepler ekonomik etkinliği düzenleyen ekonomistleri -tabiri caizse- en iyi kararlardan en ufak bir sapmanın faciaya yol açacağını bilen ama 2000 gerecin sadece 10 tanesini okuyabilen bir pilotun pozisyonuna oturtuyor.

Ekonominin yönetiminin görece az miktarda veriyle yürütülebiliyor olması, karar almaktan sorumlu olan planlama ve diğer bazı organların sibernetiği kullanmadan işini yapmayı becerebilmesini mümkün kılıyor.

Şimdi, durum temelinden değişiyor. Üretimin, bazı teknolojilerin ve uygulamaların otomatikleştirilmesi teknolojik gelişmelerin ölçeğini ve karmaşıklığını hızlı bir şekilde yükseltti. Üretim hızları arttı, bu da yöneticilerin bazı kararları daha az zaman harcayarak almasını zorunlu kıldı. İşlenmiş verinin miktarı her geçen yıl artıyor, verinin işlenmesi için ayrılan süre ise azalıyor. Aynı zamanda da ekonomik kararları eniyileştirme ihtiyacı gittikçe daha acil hale geliyor.

Bu koşullar altında, hangi seviyede olursa olsun ekonomik kararların geliştirilmesi sırasında öznellik, yani pratik deneyimlere dayanmak veya ekonomik teorinin genel ilkelerine yaslanmak, gittikçe daha kabul edilmez hale geliyor. Halihazırda ekonomik verimliliğin artış hızının üretim ve teknolojik gelişmenin artış hızına yetişemediğini gözlemliyoruz. Dolayısıyla ülke ekonomisini yönetmek konusunda zorluklar kaçınılmaz olarak yaşanacak.

Bu zorluklarla karşılaşmamanın tek yolu sibernetiğin ekonomide geniş bir biçimde kullanılmasıdır.

Ekonomik sibernetik çok genç. Birçok ekonomik sürecin matematiksel olarak genelleştirilmesi ve programlanmasının mümkün olduğunun anlaşılmasının üzerinden en fazla on yıl geçti. Bununla birlikte, 50’lerin sonu ve 60’ların başında araştırmacılar önemli ama dar kapsamlı sorunları çözmeye odaklanmışlardı. Örneğin bazı malların en hızlı dağıtım yollarını bulmak, bir bölgede, bir birlik ülkesinde veya tüm birlik çapında inşa edilecek fabrikaların tam olarak nerelere yapılması gerektiğini bulmak gibi. Bu sorunları çözerken elektronik hesaplayıcıların insanlardan farklı yaptıkları tek şey daha fazla veriyi işleyebilmeleriydi. Verinin tipi veya temel veriyi oluştururken kullanılan yöntemler aynı kaldı. Bu hesapları yaparken bilgisayarların kullanılması ekonominin çeşitli parçalarında yapılan işlerle ilgili verileri içeren bu temel belgelerin taşındığı kanalları hiç etkilemedi. On yıllar veya yüzyıllar boyunca oluşan iş süreçleri değişmeden kaldı. Deyim yerindeyse, sibernetik, yönetim aygıtının yerleşmiş yapısına eklenmişti.

Öte yandan, başta karmaşık ekonomik problemleri bile -örneğin sektörler arası dengenin kurulmasını- çözmek için elektronik bilgisayarların birkaç dakikaya ihtiyacı olduğu bulunmuştu. Ancak buna karşılık ortaya çıkan modeli kurmanın ve elektronik bilgisayar için bir program yaratmanın ekonomistler, istatistikçiler, matematikçiler ve programcılardan oluşan geniş bir ekibin en az bir yılını aldığı görüldü.

Bundan bağımsız olarak, yönetilen kurumlar ve yönetim organları arasında var olan iletişim kanalları, iş sürecine dair kuryeler, mektup, telefon, telgraf, radyo vb. kanalların, buradan gelecek bilgilere göre karar vermek durumunda olan kişilere zamanında bilgi sağlayamadığı daha da açık hale geldi. Bunun sonucunda, ekonomik kararların sıklıkla tamamlanmamış ve güncelliğini ciddi derecede yitirmiş veriler üzerinden alındığı görüldü. Elektronik bilgisayarların ortaya çıkışı ve özel ekonomik problemlerin çözümünde bunların kullanılması girişimleri, belge yönetiminde verili biçim ve yöntemlerin teknik gelişkinlik seviyesindeki tutarsızlığını mutlak bir açıklıkla ortaya koymuştur. Uygulamada, yönetsel işlevlerin yerine getirilmesini kolaylaştırmak için tasarlanmış olan sibernetik araçlar, ekonomistleri bir bütün olarak bilgi sistemlerini ve sanayi, tarım, ulaşım, inşaat gibi bütün alanlarda bilgilerin kaydedilme yöntemini değiştirmeye zorlamıştır.

Söylenenlerden anlaşılan o ki, ekonomik sibernetik, hangi alanda bilgisayarların kullanılmasının önerileceğini bulmaya ek olarak yeni ilkeler geliştirmeyi de içeriyor.

Bazı veriler içeren bir belgenin birçok farklı amacı olabilir. Bir tarihçi için büyük önemi olan bir belge bir ekonomist için tamamen yararsız olabilir. Farklı seviyelerdeki yöneticiler tarafından elde edilen belgelerde sıklıkla uygun kararları vermek için gereksiz birtakım bilgiler bulunurken, en uygun kararları vermek için mutlak olarak gerekli veriler ise yoktur. Temel belgenin karşılaması gereken gereklilikleri belirlemek, bunların tasarımı için kuralları oluşturmak, işlevsiz bilginin bulunmadığına ve gerekli tüm bilginin de bulunduğuna emin olmak çok büyük bir görevdir.

Ekonomik sibernetik önümüze, daha az zor olmayan, başka bir problem daha çıkarmıştır. Konuya ulusal ekonominin tüm kısımları için yeni yönetim sistemleri ve yeni iletişim şemaları yaratarak yaklaşıldığında, ekonomik problemlerin çözümünde sibernetiğin etkin kullanımının büyük bir mesele olmadığı ortaya çıkmıştır. Yönetim aygıtı, tesis yönetiminin yapısından başlayıp bakanlığın yapısında bitecek şekilde inşa edilmiştir ve halen de daha yüksekteki halkanın görece daha az belgeye sahip olacağı şekilde inşa edilmeye devam etmektedir. Bu hiyerarşik yapının tümü insan kapasitesine uygun bir şekilde tasarlanmıştır. Ancak sibernetik yöntemlerin karar vermek için bu veriyi işlemekte kullanılmasının kullanışlı ve mantıklı sonuçlar üreteceğini de peşinen düşünmemek gerekir.

Son zamanlarda, ekonomi basını ulusal ekonominin tüm birlik çapında en uygun şekilde planlanması ve yönetimi için birleşik otomatikleştirilmiş bir sistemin yaratılmasını tartışmaktadır. Bu bir yandan ulusal ekonomi altındaki ayrı alanlara ait otomatikleştirilmiş kontrol sistemlerinin “işbirliği” kuracağı, devlete ait bir bilgisayar merkezleri ağının teknik temellerinin yaratılması fikrini akla getirmiştir. Diğer yandan, otomatikleştirilmiş kontrol sistemlerinin verimliliğinin bütün bir ulusal ekonomi yönetimi sisteminin ne kadar hızlı ve kesin bir şekilde yeniden inşa edilebileceğine bağlı olduğu açığa çıkmıştır. Bununla birlikte, böyle bir yeniden inşa için hazır reçeteler bulunmamaktadır; bunların hâlâ çözümlenmesi ya da temin edilmesi gerekmektedir.

Sibernetik araçlar genelde üzerinde çalışılan sorunun özelliklerini net bir şekilde ve tam olarak yansıtan karmaşık sayılabilecek modellerle çalışır.

Ancak ekonomik sistemleri modellemek için yeterli olabilecek modeller geliştirirken büyük zorluklarla karşılaşıldı. Sibernetiğin "tüm kurallarına uygun bir şekilde" geliştirilen birçok modelin gerçek hayatta çalışmadığı görüldü. Bunun nedeni bu modellerin inceledikleri nesneye -bizim durumumuzda ortaya çıkan ekonomik gelişmeye- kapalı ve izole bir sistem olarak davranmalarıydı. Ancak ekonomi gibi bazı inceleme nesnelerinin sadece başka sistemlerle sürekli bilgi değiş tokuşu içinde çalışan açık sistemler oldukları bir gerçekti. Öyleyse ekonomik süreç modelleri kimyasal reaktörleri yöneten sistemlerden farklı bir şekilde geliştirilmelidir. Dolayısıyla açık sistemler, sibernetiğin teorik temellerinin daha fazla geliştirilmesini zorunlu kılmaktadır.

Ekonomik sibernetiğin ortaya çıkışı çok yenidir. Önündeki görevler henüz yeterince açık olarak belirlenmemiştir. Bilimde bu yönde gerçekleşebilecek tüm olasılıklar üzerine konuşmak için çok erkendir. Ancak bir şey çoktan bellidir: Ekonomik sibernetiği ilerletmek ekonomistleri, matematikçileri ve ülkemizdeki birçok başka uzmanı bekleyen en acil problemlerden biridir. Her zaman olduğu gibi, bu problemin çözümünde, araştırma çalışmalarının uygun şekilde örgütlenmesi, herkesin çabalarının koordinasyonu, bilim ve uygulama alanındaki emekçilerin oluşturacağı ekipler büyük öneme sahiptir.

Görülmektedir ki, SSCB Bilimler Akademisi’nin Sibernetik Üzerine Bilimsel Konseyi’nin yanında, bu türden bir koordinasyon merkezi Tüm Birlik Bilimsel ve Teknik Konseyi’nin bazı bilimsel ve teknik branşlardaki toplulukların uygulamalı matematik yöntemleri ve bilgisayar mühendisliği üzerinden bir araya geldiği bir komite haline gelebilir ve gelmelidir.

Ne olursa olsun, otomatik bir kontrol sisteminin yaratılmasının yakın geleceği ilgilendiren bir konu olduğu ve bu sistemin temellerinin şu anda atılmakta olduğu daima akılda tutulmalıdır. Gelişmelere dair bilgi paylaşımı, deneyim alışverişi ve çabaların koordinasyonu görevleri bilim topluluğunun, bilimsel ve teknik cemiyetlerin etkin olmalarını gerektirmektedir.


Katkılar

Alp Öztarhan

Konu cımbızlamaya çok müsait olduğu için makalenin kısmen kapsamı dışında kalsa da okuyucuya bazı noktaların açıklanmasında/tekrarlanmasında yarar görüyorum:

Ekonomik bir optimizasyon probleminin neyi maksimize edeceği siyasi bir karardır ve özellikle sosyalist bir ülkede hem uluslararası sınıf savaşımının (Emperyalizmle mücadele) sonuçları ile, hem de toplumsal devrimlerin gelişimiyle sürekli dönüşüm içindedir.

Okuyucuların zihninde “makineye veriyorsun, planlama yapıyor” kolaycılığının oluşması olasıdır. Sibernetik savunucularının, en azından Berg’in makalesinde planlamada otomatikleşme bağlamında optimizasyondan daha ziyade veri toplama yöntemleri, verinin ve metadatanın kategorizasyonları ve işlenmesi gibi konular üzerinde durduğu söylenebilir.

Hruşçov döneminin planlamanın ölçeğini sürekli küçülten siyasi basıncının nihayetinde bir piyasanın oluşması ve büyümesiyle sonuçlandığından da söz edilebilir.

Belki bu bağlamlarda diğer makaleye veya geçen sempozyumda çıkan makaleye de referans verilebilir.

Onur Güngör

‘Ekonomik Sibernetik’ başlıklı bölüme bu endişeyi giderecek bir paragraf eklendi. Değerlendirmeleriniz ve katkınız için teşekkür ederim.

Erhan Nalçacı

Onur Güngör’e bu değerli çalışmasından dolayı teşekkür ediyorum. Sovyet bilim tarihi üzerine yaptığımız çalışmaları belgeye dayanarak geliştirmesi bizi profesyonel bilim tarihçiliğine daha çok yaklaştırmış oldu.

Ancak Sovyet bilim tarihçiliğinin tek sorunu belge bulmak, arşivlere ulaşmak, dil sorununu aşmak değil. Bu bildiride de dikkat çekiyor, Hruşçov döneminde alınan kararların bir ideolojik arka planı da bulunuyor. Bunun için Sovyet tarihini kişilerin iradesi, ahlakı, motivasyon kaynakları vb. dışında Marksist yöntemle inceleyen ve bütünü değerlendiren bir yaklaşıma ihtiyacımız var. Bunu yapmak ise BAA’nın sınırlarını aşıyor. Ancak yapıldığında bilim tarihi çalışmalarımız nitelik olarak bir rehbere kavuşmuş olacak.

Onur Güngör

Değerlendirmeleriniz için teşekkürler. Bu bildiri kapsamında temel amacım okuyuculara sibernetik kavramını ve Sovyetler Birliği’nde sibernetiğin yola çıkış öyküsünü aktarmaktı. Elbette planlama ve planlamada kullanılacak araçlar ve yöntemler ile ilgili tercihler, dönemin ekonomik ve toplumsal koşullarından, siyasi ve ideolojik yaklaşımlarından bağımsız anlaşılamaz. Bu türden kapsamlı bir değerlendirmenin birçok açıdan faydalı olacağına inanıyorum. Daha uzun erimli ve kolektif bir çalışma için kolları sıvamamız gerekiyor.

Turgut Yıldız

Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin (BAA) düzenlediği Moskova Arşiv ve Kütüphane Gezisinin çıktılarını okumak mutluluk verici. Koşullar elverdiği sürece belki odaklanmış gruplar ile yeni geziler yapılması ve reel sosyalizmin özel deneyimlerinin aktarılması çok faydalı olacaktır.

Çalışmanın genişleyebileceği ve derinleşebileceği alanlar arasında COMECON deneyimi ve sibernetik başlığını önemli buluyorum. Bir ipucu olarak 1969 yılında COMECON’da bir komisyon kurulduğunu ve bilgisayar teknolojilerinde COMECON ülkeleri arasında koordinasyonu sağlamaya çalıştığını biliyoruz. ES EVM (ЕС ЭВМ) bilgisayarlarının üretimi bu komisyonun önemli başarılarından biri olarak kabul edilebilir.  

Merak eden soL okurları için; COMECON’un erken dönem sibernetik çalışmaları ile ilgili başlangıç olarak J. Wilczynski’nin 1974 tarihli “Technology in Comecon: Acceleration of Technological Progress through Economic Planning and the Market” kitabına bakılabilir.

Sibernetik kavramının erken dönemde tepkiyle karşılanmasının “ABD icadı” olduğuna bağlanması çok makul gelmiyor. Bir karşı tez olarak; bilgisayar üretiminde ihtiyaç duyulan kimi malzemelerde Sovyetler Birliği’nin ithalat oranlarının fazla olduğunu ve özellikle ithalatın pek çok kereler ABD tarafından sabote edildiğine dair bilgiler mevcut. Sibernetiğin gelişimi şüphesiz bilgisayar kullanımının yaygınlaşması ve süreklileşmesi ile doğrudan alakalı. Bu bağlamda Sovyet İktidarının teknoloji ithalatına bağımlılıktan uzak durmak için bilişim teknolojilerinde frene bastığı iddiası tartışılabilir. (İddianın kaynağı için bkz. Gregory, Paul R. and Robert C. Stuart. Russian and Soviet Economic Performance and Structure, Addison and Wesley Educational Publishers, Inc., 1998.)

Onur Güngör

Değerlendirmeleriniz ve katkınız için teşekkür ederim. Bu konudaki çalışmaları derinleştirerek ilerletmenin endüstride bilgisayar kullanımının getirdiği değişimleri daha iyi anlamak ve sosyalist kuruluş sürecindeki olanakları daha iyi değerlendirmek için yararlı olacağını düşünüyorum.

Sibernetiğin SSCB’de başlangıçta hoş karşılanmaması konusuyla ilgili bahsettiğiniz argümana başka kaynaklarda rastlamamıştım, yaptığım kısa araştırmada rastlayamadım. İddianın kaynağı olarak verdiğiniz kitaba ulaşamadığım için de ayrıntılı bir yanıt veremiyorum ancak bu iddia üzerine akıl yürütmek mümkün. Öncelikle, sibernetiğe karşı olumsuz görüşlerin hâkim olduğu dönemi 1959’a kadar uzatsak bile, o tarihlerde bilgisayar üretiminde ihtiyaç duyulan hangi malzemenin veya elementin Sovyetler Birliği’nde bulunmadığını veya üretilemeyeceğini araştırmak gerekiyor. Günümüz verilerine göre Rusya tungsten ve germanyum elementleri üretiminde dünyada ikinci sıradadır. Bu iki element entegre çiplerin kullanılmaya başlanmasına kadar bilgisayar yapımında önemli bir yeri olan vakum tüplerinde kullanılan en önemli iki elementtir. 1950’lerde bu iki elementin Sovyetler Birliği topraklarında henüz keşfedilmemiş olması durumunda bile bu tür bir maddenin elde edilemeyeceği gerekçesiyle bilgisayar üretimine önem verilmemesi mantıksız olacaktır. Dolayısıyla bu iddia daha iyi bir araştırmayı hak ediyor diye düşünüyorum. Ayrıca makalede bahsedilen ilk dönemin henüz bilgisayar üretimine yoğun olarak geçilmediği bir dönem olduğu da göz önüne alınmalıdır.

Katkılar için:

[email protected]

[1] Bunlar kanın asitlik derecesinin, vücut sıcaklığının, hücre dışı sıvısındaki sodyum, potasyum, glikoz gibi çeşitli element veya molekül derişimlerinin belirli sınırlar dahilinde tutulmasıyla ve benzeri süreçlerin tümünü kapsar.

[2] Shannon’ın kurucusu olduğu bilgi teorisi herhangi bir iletişim kanalı üzerinden kanal kapasitesinin altındaki hızlarda hatasız iletişimin sonuşurda (asimptotik olarak) mümkün olduğunu göstermiştir.

[3] Bu dört önemli girişimde bahsi geçen bazı kişiliklerin burada aktaramadığımız okuyucuya ilginç gelecek hikayeleri olduğu anlaşılıyor. Örneğin, OGAS projesinin yürütüldüğü Kiev’deki Sibernetik Enstitüsü’ndeki çalışma hayatı ve yaşam, Viktor Glushkov’un matematik ve bilgisayar alanlarında ortaya koyduğu çok değerli eserler ve Kitov’un SSCB bilgisayar bilimleri tarihindeki önemli yeri ayrı çalışmalarda daha ayrıntılı olarak okuyucunun dikkatine sunulmayı hak ediyor.