SSCB'de Bilimin Örgütlenmesi ve Ekonomik Planlama - I: Birinci Plan Öncesi Dönem

Fırat Sözeri, Rus Dili ve Edebiyatı
Alp Öztarhan, Yazılım
Seren Savacı, Dr. İktisat
Gizem Batı Ayaz, Dr. Biyomühendislik
BAA Kolektif Yaşamı Kurgulama BA Sosyalizm ve Bilim Komisyonu



Giriş

Bilim, mevcut ekonomik yapının koşullarına göre şekillenir ve üretim biçiminin egemen sınıfının çıkarlarına hizmet eder. Kapitalist bir ülkede bilimin çerçevesini sermaye sınıfının çıkarları belirlerken, sosyalist bir ülkede işçi sınıfının çıkarları önceliklidir. Bilimin örgütlenmesi ve planlanması, bütünlüklü bir planın parçası olarak ilerler. Bu bütünlüklü planın temelini, ekonomik planlar oluşturmakta, bilimin örgütlenmesi bu planlarla paralel gitmektedir. Devrimden sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde bilim; ‘üretimin planlanması’ ve ‘Sovyet biliminin geliştirilmesi’ ana başlıkları üzerinden örgütlenmektedir. Lenin, 1918’de Bilimler Akademisi’nin ilk hedefinin üretimin planlanması, hammadde kaynaklarının belirlenmesi ve bu kaynaklara yakın olacak şekilde endüstriyel tesislerin kurulması olduğunu söylemektedir.[1] Sovyet Bilimler Akademisi, Üçüncü Beş Yıllık Plan’dan önce Akademi’nin yakın gelecekteki çalışma amacının Üçüncü Plan’ın hazırlanmasında Devlet Planlama Komisyonu’na yardım etmek olduğunu açıklamaktadır.[2] İkinci Savaş sırasında Sovyet Bilimler Akademisi’nin çalışma başlıkları; sanayiye savaş üretiminin geliştirilmesi için bilimsel destek vermek, savunma araçları bulmak ve üretmek ve hammadde kaynaklarının mobilize edilmesidir.[3] Sovyetler Birliği’nde Devlet Planlama Komisyonu ve Bilimler Akademisi arasındaki ilişkiyi göstermek üzere bu örnekler artırılabilir. Bu bildiride, SSCB’de bilimin örgütlenmesi Birinci Plan’dan önceki dönem için (1917-1927) incelenmekte ve Çarlık Rusyası’nda bilimin durumu, devrim sonrası döneme elde kalan verili durum özetlenmektedir. SSCB’de bilimin örgütlenmesi konusunun incelendiği bir dizinin ilk çalışması olarak planlanan bildirinin sonraki çalışmalarında, SSCB’nin beş yıllık planlarına odaklanmış dönemlerde, bilimin örgütlenmesi ve planlama ile ilişkisi incelenecektir.

1. Devrimden Önce Bilim

Çarlık Rusya’sında bilim, çoğunlukla ithal edilen, Rusya’nın Avrupa ülkelerinden hiçbir konuda geri olmadığını kanıtlamak üzere yoğunlaşmış bir alandı. Bilim eğitiminin verilmesi üzerine talepler, devrimden önce kendini göstermiş olsa da bunlar oldukça sınırlı kaldı.[4]

18. yüzyıl boyunca Çarlık Rusya’sında bilimin yaygınlaşması, Bilimler Akademisi’nin doğa bilimlerine ilişkin yazıları, kitlesel gazetecilik araçlarıyla yayma çabası üzerinden yürütülüyordu. Rusya'da 18. yüzyılın ilk yarısında, dini yayınlar en baskın kategoriydi. İstatistiklere baktığımızda 1725-1755 yılları arasında bu kategori, yayınlanan tüm kitapların %41'ini oluştururken, bilim ve teknoloji kitapları ise tüm kitapların yalnızca %5'ini oluşturuyordu. 18. yüzyılın ortalarına gelindiğinde dini konular veya devlet konularını içermeyen broşürlerin yayınlanmasının adresi Bilimler Akademisi olarak karşımıza çıkıyor. Akademinin bilim yayıncılığı üzerindeki hakimiyeti, Moskova Üniversitesi’nin 1755’te kurulmasıyla değişti. 1756-1800 yılları arasında bilimsel nitelikte 2700 kitap, sadece akademisyenler ve öğrenciler için değil, daha geniş bir okuyucu kitlesi için basıldı. Ancak bu kitapların çoğu, 1796 yılına kadar basılmıştı; çünkü bu dönem Çarlık Rusya’sının Avrupa’daki devrimci gelişmelerin ardından 1796’da özel yayıncılık yasasını yürürlükten kaldırmasına denk düşüyordu. 19. yüzyıla kadar Rusya'nın ithal ettiği kitaplara bakıldığında ise neredeyse hepsinin müzik kitabı olduğu görülüyordu.[5]  

Bilim kitaplarının yayıncılığının durumu böyleyken bilimin geniş bir okuyucu kitlesinde yankı bulması ya da takip edilmesi konusunda bilimsel topluluklar karşımıza çıkıyor. 19. yüzyılda Çarlık Rusya’sında gönüllü olarak oluşturulmuş bilimsel topluluklar, bilimi popülerleştirmek üzere çalışıyorlardı. Bu toplulukların en eskilerinden biri, 1804'te Moskova Üniversitesi'nde kurulan Doğa Araştırmacıları Derneği'dir (Obshchestvo Ispytatelei Prirody). Bu topluluklar, akademisyenlerin bir araya gelmesi için bir ortam sağlamalarının yanı sıra, bilimsel geziler, halka açık konferanslar ve sergiler de düzenliyorlardı. 19. yüzyıl ilerledikçe bilim toplulukları, St. Petersburg ve diğer kentlerde de çoğalmaya başladı. Derneklerin bilim alanlarına dağılımında ise alt disiplinler arası ayrım yapılmaksızın doğa bilimleri, öne çıkıyordu. St. Petersburg Doğa Bilimleri Derneği gibi bazı dernekler, kişilerin akademik niteliklerine bakılmaksızın ilgili herkesin üyeliğini kabul ediyordu.. Bu dernekler, zengin tüccarlardan gelen bağışlar ve üye aidatları, dergi satışları, gezilerden ve müze ziyaretçilerinden elde edilen gelirlerle fonlanıyordu.[6] Bunun dışında derneklere merkezi olarak herhangi bir bütçe ayrılmadığı gibi, Çarlık tarafından da yayınları defalarca durdurulmuştur.

Rusya’da amatör bilim toplulukları, imparatorluk döneminin sonlarında “popüler bilimsel eğitim”e dahil oldu. Örneğin, Moskova’da en önemli amatör bilimsel gruplardan biri Doğa Bilimleri, Antropoloji ve Etnografya Amatörleri Derneği idi. Bu dernek, bilimsel faaliyet içindeki skolastik, dar görüşlü ve dogmatik eğilimlerle mücadele etmek amacıyla 15 Ekim 1863’te Moskova’da kuruldu. Dernek ayrıca, 20. yüzyılın sonlarına kadar açık kalan Moskova Politeknik Müzesi’nin kurulmasına yardımcı olmuş; müze, devrimden sonra halka açık bilimsel konferanslar için merkezi bir yer haline getirilmiştir. Örneğin, Rus botanikçi ve fizyolog olan aynı zamanda Rusya’da Charles Darwin’in evrim teorisinin önemli taşıyıcılarından olan Timiryazev, 20. yüzyılın başında evrim teorisini, Politeknik Müzesi'ndeki halka açık konferanslarda anlatmıştır. Bir diğer bilim topluluğu ise en aktif amatör bilim topluluklarından biri olan, 1909 yılında kurulan Rusya Amatör Doğa Araştırmacıları Derneği idi. Dernek, genel okuyucu kitlesi için popüler bilimsel çalışmaların yayınlanmasına sponsor oldu. Bu topluluklar, Rusya'da kamusal alanı Çarlık devletinin alanı dışında genişletmeye ve çeşitli sosyal grupların etkileşimi için bir alan yaratmaya çalışsa da halkın büyük çoğunluğunun bu gelişmelerden haberi yoktu. Bu konuda dikkat çeken bir örnek, Amatör Doğa Araştırmacıları Derneği’nin kurduğu halk kütüphanesine ait kitapların üyelerin özel dairelerinde saklanmasıdır. [7]

Devrim öncesinde bilimsel çalışmalar esas olarak 1724 yılında kurulmuş olan İmparatorluk Bilimler Akademisi çatısı altında yürütülmüştür. Bu topluluklardan devrim sonrasında faaliyetlerine devam edenler çoğunlukla bilimin bağımsız olması konusunda Sovyet hükümetine direnç göstermiş, 1920’li yıllarda üretim-bilim ilişkisi tartışmalarında kilit noktası olmuşlardır.

Şubat devriminden sonra akademi, adının Rusya Bilimler Akademisi olarak değiştirilmesi önerisinde bulunmuş, bu öneri Geçici Hükümet tarafından onaylanmıştır.

2. Devrim Sonrası Rusya Bilimler Akademisi (1917-1925)

Rusya’da bilimsel gelişme devrim öncesi dönemde siyasal yapının karakteri nedeniyle oldukça ağır bir seyir izlemiştir. Öyle ki 1 Ocak 1914 yılı itibariyle Rus İmparatorluğu'nda, öğrencilerinin büyük çoğunluğu ayrıcalıklı sınıfın çocuklarından (soylular, din adamları, tüccarlar) oluşan 10 üniversite vardı. Ayrıca az sayıdaki bilimsel kuruluş arasında sistematik bir koordinasyon bulunmamaktaydı ve çalışmaların sürdürülebilmesi için gerekli maddi kaynaklara ulaşılamıyordu.[8]

1917 Ekim Devriminin ardından bilimsel gelişmede önemli atılımlar yapılmıştır. Bu atılımların iki temel nedeni bulunuyordu. Birincisi, ülkenin içinde bulunduğu geri üretim araçlarının modernizasyonu sayesinde hedeflenen üretim kapasitesine ve niteliğe ulaşmak gibi pratik bir nedene dayanıyordu. Zira üretici güçlerin verili yapısıyla sosyalizmi kuracak bir ekonomik altyapı oluşturmak mümkün olmadığı gibi kapitalist dünyayla rekabet edecek bir üretim süreci inşa etmekte mümkün değildi. Elektrifikasyonun ve makineleşmenin merkeze konduğu bir dönüşüm, aynı zamanda bilim ve emekçilerin eğitimi konularını elbette ülke gündeminin merkezine doğru ittirdi. İkinci neden ise Çarlık tarafından geri bırakılmış emekçi kitlelerin sosyalist inşada gerekli rolü üstlenebilmesi için kitlesel bir aydınlanma mücadelesinin örülmesine dayanıyordu. Dolayısıyla Sosyalizmin inşası, iktisadi ve kültürel başlıklar gözetilerek bilim ve teknolojinin, eğitim ve kültürle paralel gelişmesiyle ilişkilendirildi.

Devrim sonrası Aralık 1917’de vakit kaybetmeden kabul edilen kararnameyle bilimsel faaliyetlerin merkezi düzeyde planlanması ve desteklenmesi amacıyla Eğitim İşleri Halk Komiserliği bünyesinde Bilim Dairesi oluşturuldu. Lenin’in Ocak 1918’de III. Tüm Rusya Sovyetler Kongresi’nde yaptığı konuşma, Sovyetler Birliği'nin bilim ve teknoloji alanındaki temel yönelimini göstermesi açısından önemlidir: “Artık teknolojinin tüm mucizeleri, kültürün yarattığı tüm kazanımlar tüm halkın hizmetinde olacak ve bundan sonra insan aklı ve dehası asla şiddet ve sömürü araçlarına hizmet etmeyecek.”[9]

1917 Ekim Devrimi ardından birçok bilim insanı, ideolojik nedenlerle ülkeyi terk ederek batı ülkelerine gitti. Sovyetler Birliği’nde kalan bilim insanlarının bir kısmı da benzer nedenlerle sosyalist inşayla ilişkilendirilen çalışmalara dahil olmayı kabul etmiyordu. Yeni sosyoekonomik sistemde rol alacak bilim insanlarının yetiştirilmesi ve emekçilerin çeşitli bilim alanlarında gelişmeleri için 1918 yılında Lenin tarafından emekçilerin bilimsel faaliyete katılımının teşviki amacıyla bir kararname imzalandı. Söz konusu kararnameye göre temel eğitime sahip bütün emekçiler, herhangi bir bürokratik prosedürle karşılaşmadan yüksek öğrenim kurumlarında istedikleri alanlarda eğitim alma hakkına sahip oldu. 1918 Anayasasının 17. maddesi ile bu hakları garanti altına alındı.[10] Yapılan çalışmalar neticesinde, 1922-1923 öğretim yılında yüksek öğrenim kurumlarının sayısı 248’e ulaşmış, bu kurumuna kayıtlı öğrenci sayısı 216.700 olarak kaydedilmiştir.

Bilimsel yayınların sürekliliğinin sağlanmasının ve daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaştırılmasının öneminin farkında olan Sovyet yöneticiler, bu alandaki faaliyetleri devrimin ilk günlerinden itibaren desteklediler. Başlangıçta devrim öncesinden itibaren faaliyet yürüten yayıncılar desteklenirken, kısa süre sonra Gosizdat (Sovyet Devlet Yayınevi) gibi yayınevleri aracılığıyla doğrudan üretime başlandı. Bu bağlamda Bilim Yönetimi komiseri E.İ. Petrov, Eğitim İdaresi Halk Komiseri A.V. Lunaçarski gibi ileri gelen Sovyet yöneticiler popüler bilimsel metinlerin yayınlanmasını kültürel devrimin önemli ayaklarından biri olarak görerek aktif biçimde desteklemişlerdir. Bu noktada, genel aydınlatma çalışmalarının bir parçası olarak; dini önyargılara karşı üretilen metinler ve evrim gibi bilimsel gelişmelerin tanıtılmasına öncelik verilmiştir. Ekim Devrimi’nin ilk günlerinden itibaren özel olarak desteklenen popüler yayınlar arasında, doğa bilimleri ve teknolojiyle ilgili çalışmaların olduğu da görülmektedir.

Halk Komiserleri Konseyi (HKK)’nin, 16 Ağustos 1918 tarihli kararıyla Halk Ekonomisi Üst Kuruluna bağlı olarak faaliyet yürütecek Bilimsel-Teknik Bölümü kurulmuştur. Hemen arkasından 9 Ekim 1918 tarihinde bilimsel-teknik konularda etkinlik gösterecek devlete bağlı Gostekhizdat Moskova’da kurulmuştur. 1925’e gelindiğinde eserlerin ortalama baskı adedi 7-8 bine ulaşmıştır. 1921 ve 1928 yılları arasında Gostekhizdat tarafından 996 kitap basılarak bu kitapların toplam baskı sayısı yedi milyonun üzerine çıkmıştır.

Bilimin gerçekten emekçi kitlelerle buluşması, “bilimin popülerleşmesi” diyebileceğimiz başlık, Bolşevikler için teknolojinin yayılmasını gerçekleştirerek rasyonel bir düşünce tarzının ve zihinlerdeki dönüşümün aşılanmasını amaçlıyordu. Bu durum aslında kırsala, kenti temsil eden teknoloji, eğitim ve rasyonel planlama başlıklarını getirmeyi kapsıyordu. Leninist elektrifikasyon kampanyası, teknolojik ilerlemenin bir sembolü ve rasyonel, bilimsel bir toplumun ayrılmaz bir parçasıydı. Aydınlanma olarak bilim medyasında çokça konuşulan tema, sanayide ve kırsal kesimde üretimin rasyonalizasyonunu içeriyordu. Örneğin, 1920’lerde Gosizdat ve özel yayıncılar tarafından yayınlanan popüler bilim dizilerinde tarımın bilim yoluyla dönüşümü üzerine broşürler yer alıyordu. Bunun dışında bilinmeyen hastalıkların virüsler ve bakteriler kaynaklı olabileceği ve bunların uygulamalı bilimsel araştırmalarla iyileştirilebileceği vurgusu işlendi ve mikrobiyolojinin temellerini anlatan dergi ve broşürlerde “görünmez varlıklar” metaforu (çağrışımı) yaygın olarak kullanıldı. Temizlik ve dezenfektan kullanımının hastalıklarla savaşta önemi ve bu temaların vurgulanmasının pratik bir öneminin olması nedeniyle birçok dergi ve broşürde hijyen ve sağlığın önemi vurgulandı. Popüler bilim medyasında, teknolojinin hem toplum hem de endüstri için itici ve ilerletici bir güç olduğu güçlü bir şekilde tasvir ediliyordu.

Bilimin gökyüzündeki yansıması bir başka popüler temayı oluşturuyordu. Özellikle hava uçuşu, 1900’lerin başında kitle bilim medyasında oldukça popülerdi. 1920’lerde SSCB’de kendi gerçekleştirdikleri ilerlemeleri yayınlayıp kamuoyuyla paylaşan beş önemli havacılık enstitüsü desteklendi. Bu enstitüler, Voronezh, Kazan, Kiev, Moskova ve Kharkov’daydı. Bu yıllarda hava uçuşuyla ilgili en popüler Sovyet dergilerinden biri de Samolet'ti (uçak). Samolet, 1920'lerde 100.000'den fazla aktif üyeye sahip olduğunu iddia eden "Hava Kuvvetleri Dostları Derneği" (ODVF) tarafından yayınlanan havacılığa adanmış aylık popüler-bilimsel bir dergiydi. Dergi 1923'te kurulmuştu ve ayda 15.000’in üzerinde bir baskıya ulaşıyordu. Samolet'te yayınlanan makaleler, konu bakımından oldukça çeşitliydi. Derginin editörleri havacılıkla ilgili çok çeşitli konuları tartışmaya açtılar. Derginin amacı sadece uçakların inşasını veya Hava Kuvvetleri’nin kendisini tartışmak değil; nihayetinde, havacılık hakkındaki bilgileri yaymak, uçakların yapımı, çok yönlü kullanımı, tarihi ve çeşitli ülkelerdeki gelişimini paylaşmak ve ortaya koymaktı.

Roket bilimi ve uzay yolculuğu, yine bu dönemde astronomi, kozmos ve güneş sisteminin keşfi, Rus popüler bilim okurunun ilgi alanının bir parçasıydı. Gezegenler ve güneş sistemi araştırmalarına da özel bir ilgi vardı. Bilim dernekleri, Leningrad ve Moskova'daki Mars gezegeninde büyük kitlelerin ilgisini çeken kamusal tartışmalara sponsor oldular. Mars, dönemin en sıcak konuşulan konusuydu. 1921'de Moskova Politeknik Müzesi'nde, Sovyet Bilimler Akademisi üyesi astronom Aleksandr Aleksandrovich Mihaylov, Mars'la ilgili beyaz mika olarak da bilinen, içindeki maddelere göre farklı renklerde ak potasyumlu bir grup kaya formundaki tektosilikat mineralin ayrışmasıyla oluşan ”muskovit”lerle ilgili bir dizi popüler konferans verdi. Yalnızca 1921'in ilk yarısında, Moskova Astronomi Amatörleri Derneği'nin Politeknik Müzesi'nde astronomik temalar üzerine yirmiden fazla popüler-bilimsel konferans düzenlemesine yardımcı oldu. Bu konferanslarda, hevesli vatandaşlar gezegenlerin tarihlerine dair tahayyülleri ile hayrete düşüp Politeknik Müzesi'nin ana oditoryumunu dolduruyordu.

Coğrafyanın popülerleşmesi, devrim öncesi akademisyenler ve Sovyet bilim adamları için özellikle önemliydi. Rusya İmparatorluğu’nun son dönemlerinden başlayarak pek çok bilim popülerleştiricisi jeolog veya jeokimyacı olarak eğitildi. Bunlar arasında en çok bilinen ve konuşulanları jeolog V. Obruchev, jeokimyacı V. Vernadskii ve mineralog A. Fersman. Bu uzmanlar tanınmış ve saygın akademisyenlerdi, popüler çalışmaları ve dersleri halk tarafından izlenerek takdirle takip edildi. Rus İmparatorluğu’nun geniş maden kaynakları ve doğal zenginliği hakkında yazdılar. [11]

SSCB'de 1917-1925 arasında bilimsel ve kültürel alanda gerekli atılımların gerçekleştirilmesi için bir yandan emekçi kitlelerin inisiyatifinde, tamamen proletaryaya ait bir sanat oluşturmak amacıyla aktif olmuş Proletkült gibi kurumlar teşvik edilirken, öte yandan merkezi kararlarla yeni enstitüler inşa edildi. Bu kapsamda yapılan çalışmalar neticesinde, 1918-1919 yıllarında 33 farklı enstitü kuruldu (Merkezi Aero-Hidrodinamik Enstitüsü, İoffe Fiziksel-Teknik Enstitüsü, Vavilov Devlet Optik Enstitüsü, Radyoloji ve Cerrahi Teknolojiler Enstitüsü, Beyin ve Zihinsel Aktivite Enstitüsü, Kuzey Araştırmaları Enstitüsü vd.). Bu sayı 1923 yılında 55, 1927 yılına gelindiğinde ise yaklaşık 90’a ulaşmıştır.[12]


Bilimsel Etkinliklere İlişkin Devlet Kurumları ve İşlevleri

Kaynak: Pavel Alekseyevich Kyung, Stanovleniye sovetskoy sistemy upravleniya naukoy: revolyutsiya ili evolyutsiya?, WSCHODNI ROCZNIK HUMANISTYCZNY TOM XIV (2017) Nº 3.


SSCB’de bilimin örgütlenmesinde en yüksek organ Yüksek Sovyet’tir. Bilimler Akademisi ve Devlet Planlama Komisyonu, doğrudan Yüksek Sovyet’e karşı sorumlu olarak çalışmalarını sürdürmekteydi. Yukarıdaki tablodan da izlenebileceği üzere, SSCB’de bilimin örgütlenmesi ve bilimsel araştırmalar belli bir kurumla sınırlandırılmamış, birçok kurum bu örgütlenmenin bir parçası haline getirilmiştir. Belirli iş kollarında kurulan fabrikalarda ihtiyaca göre araştırma laboratuvarları, deneme tesisleri ve araştırma enstitüleri kurulabilmekteydi. Araştırma laboratuvarı fabrikaya özgü sorunları incelerken, araştırma enstitüleri büyüklüklerine göre laboratuvarlar, idari bürolar, atölyeler ve muhasebe dairelerinden oluşuyordu. Bazı fabrikaların laboratuvarlarında yürütülen çalışmalar, bilimsel yayınlara katkıda bulunabilecek sonuçlara ulaşmıştır. Bütüne baktığımızda bir fabrikadaki tasarım ofisinden, Yüksek Sovyet’e kadar her sorun, bilimsel yaklaşımla ve bilimsel yöntemle ele alınmaktaydı. Devrimden sonra 1918 yılında bilimsel çalışmaların idaresi ve finansmanı, Rusya Sovyet Federatif Sosyalist Cumhuriyeti (RSFSC) Eğitim İşleri Halk Komiserliği ve Bilim İnsanlarının Yaşamını İyileştirme Merkez Komisyonunun sorumluluğunda yürütülmekteydi.

3. SSCB Bilimler Akademisi (1925-1991)

25 Temmuz 1925 yılında SSCB Merkez Yürütme Komitesi (MYK) ve SSCB Halk Komiserler Konseyi’nin onayıyla Rusya Bilimler Akademisi’nin adı, SSCB Bilimler Akademisi (BA) olarak değiştirilmiştir. SSCB BA’nın ilk başkanı, Rusya Bilimler Akademisi başkanı olarak da görev yapan jeolog Alexander Petroviç Karpinski olmuştur.

1725’te yalnızca 15 üyesi olan BA, devrimden sonra 1918 yılında 45 üyeye ve 212 asistana sahipti. Üye sayısı 1937’de 88’e, asistan sayısı ise 4108’e çıkmıştır.

SSCB BA kuruluşundan iki yıl sonra 18 Temmuz 1927 tarihinde kabul edilen ilk tüzüğünde Sovyetler Birliği’nin en yüksek bilimsel kurumu olarak geçmektedir. Tüzükte ayrıca BA’nın çalışmalarını, Halk Komiserleri Konseyi’ne bağlı olarak sürdüreceği ve Konsey’e yıllık faaliyet rapor vereceği de belirtilmektedir. Söz konusu tüzükte BA’nın amaçları şu şekilde tanımlanmaktadır;

  • Çalışma alanına giren disiplinleri yeni keşif ve araştırmalarla zenginleştirerek geliştirmek,
  • Ülkenin doğal üretici güçlerini (doğal kaynak) incelemek ve kullanımı teşvik etmek,
  • Bilimsel teori, deney ve gözlemlerin sonuçlarını sanayide ve SSCB'nin kültürel ve ekonomik gelişiminde kullanmak üzere pratik uygulama için uyarlamak.

3 Mart 1928 tarihinde SSCB HKK tarafından onaylanan kararnamede, Bilimler Akademisi bünyesinde; 8 Enstitü, 7 Müze, Puşkin Evi, 12 Komisyon, 3 Laboratuvar, 1 Kütüphane (SSCB BA Kütüphanesi), 1 Arşiv (SSCB BA Arşivi) ve 1 yayınevinin (Nauka) bulunduğu görülmektedir.

Aynı yıl Akademi’nin bileşimi genişletilmiş, Sovyet Akademisyenler grubu olarak da bilinen Komünist üyeler akademide aktif şekilde yer almaya başlamıştır.

4. Komünist Akademi (1918-1936)

Devrimden sonra çözüm bekleyen sorunlardan biri de eğitim konusuydu. Devrim öncesinden kalan kurumların yerine yeni akademik kurumların kurulması gerekiyordu. Komünist Akademi, SSCB’de RSFSC MYK’nin 25 Haziran 1918 tarihli kararıyla bir yüksek eğitim ve araştırma kurumu olarak kurularak 1 Ekim 1918’de dinleyicilere açıldı (İlk adı Sosyalist Sosyal Bilimler Akademisi’dir, 15 Nisan 1919’da Sosyalist Akademi, 17 Nisan 1924’de ise Komünist Akademi adını almıştır). Komünist Akademi, ilk kurulan eğitim kurumlarından biriydi ve komünist teorisyenlerin çoğu bu kurumun üyesiydi.

Bünyesinde felsefe, tarih, edebiyat, sanat ve dil bilim enstitüleri, Sovyet inşası ve hukuku, dünya ekonomisi ve dünya politikası, ekonomi, tarım enstitülerinin yanı sıra Timiryazev Biyoloji Enstitüsü gibi doğa bilimleri alanında faaliyet yürüten enstitüler ve Marksist biyologlar, Marksist-Leninist doktorlar, Marksist matematikçiler gibi çeşitli alt komisyonları bulunmaktaydı.

Akademinin öğretim ve bilimsel araştırma olmak üzere iki temel amacı vardı. Bununla birlikte ilk dönemlerde eğitim kurumu kimliği ön plana çıkmıştır. Öyle ki 1919 yılının başında akademinin yaklaşık üç bin öğrencisi bulunuyordu. İç savaş döneminde ise akademinin faaliyetleri durma noktasına geldi. Akademinin ikinci dönemi olarak ifade edebileceğimiz iç savaş sonrası dönemde bilimsel araştırma çalışmaları daha çok ön plana çıkmaya başladı.

1925 yılına gelindiğinde Akademi'de, Marksist Tarihçiler ardından da Marksist Biyologlar, Marksist Tarımcılar ve Marksist İktisatçılar Dernekleri kuruldu. 19 Mart 1926 SSCB MYK Prezdiyum kararıyla Komünist Akademi SSCB MYK’ya bağlı olarak faaliyet yürütmeye başladı. 26 Kasım 1926 yılında kabul edilen tüzüğünde Akademi, Sovyetler Birliği’nin; sosyal bilimler, doğa bilimleri, sosyalist inşa vb. konuların araştırılması ve geliştirilmesi konusunda en üst bilimsel kurum olarak tanımlanmıştır. Komünist Akademi, 7 Şubat 1936 tarihinde SSCB HKK kararnamesiyle kapatılarak, akademiye bağlı enstitü ve diğer kurumlar SSCB BA’ya devredilmiştir.

SONUÇ

Bilim, ekonomik yapının koşullarına göre ve üretim biçiminin egemen sınıfın çıkarlarına hizmet etmesiyle şekillenir. Kapitalist düzende çerçevesi sermaye sınıfının çıkarları tarafından belirlenirken, sosyalist bir düzende emekçi sınıfın çıkarları önceliklidir. Bilimsel araştırmaların hangi alanlarda, nerelerde yürütüleceği, sadece üniversite ve enstitülerin değil; üretim birimlerinin de bilimsel araştırmanın parçası olmasının sağlanması, bu araştırmalara ayrılacak bütçenin belirlenmesi şeklinde tarif edilebilecek bilimin örgütlenmesi ve planlanması, bütünlüklü bir planın parçası olarak ilerler. Devrim öncesinde, Çarlık Rusyası’nda bilim, çoğunlukla dışarıdan getirilen, Rusya’nın Avrupa ülkelerinden hiçbir konuda geri olmadığını kanıtlamak üzere yoğunlaşmış bir alan olarak karşımıza çıkıyor. Bilim eğitimi talepleri devrimden önce de mevcut olsa da bu taleplerin karşılanması oldukça sınırlı kalmıştır. Devrim öncesinde bilimsel çalışmalar, 1724 yılında kurulmuş olan İmparatorluk Bilimler Akademisi çatısı altında yürütülmüş, Şubat devriminden sonra bu kurumun adının Rusya Bilimler Akademisi olarak değiştirilmesi önerisi Geçici Hükümet tarafından onaylanmıştır. SSCB’de bilimin örgütlenmesinde ise en yüksek organ Yüksek Sovyet’tir ve Bilimler Akademisi ve Devlet Planlama Komisyonu, doğrudan Yüksek Sovyet’e karşı sorumlu olarak çalışmalarını sürdürmektedir. Bununla birlikte Sovyetler Birliği’nde bilimin örgütlenmesi ve bilimsel araştırmalar belli bir kurumla sınırlandırılmamış, birçok kurum bu örgütlenmenin bir parçası haline getirilmiştir. Bütüne baktığımızda bir fabrikadaki tasarım ofisinden, Yüksek Sovyet’e kadar her sorun, bilimsel yaklaşımla ve bilimsel yöntemle ele alınmaktadır. SSCB BA’nın ilk tüzüğünde 3 temel başlıkta ele alınan amaçları da bu yaklaşımı özetlemektedir: 1) Çalışma alanına giren disiplinleri yeni keşif ve araştırmalarla zenginleştirerek geliştirmek, 2) Ülkenin doğal üretici güçlerini (doğal kaynak) incelemek ve kullanımı teşvik etmek, 3) Bilimsel teori ve deney ve gözlemlerin sonuçlarını sanayide ve SSCB'nin kültürel ve ekonomik gelişiminde kullanılmak üzere pratik uygulama için uyarlamak. SSCB’de bilimin örgütlenmesi konusunun incelendiği bir dizinin ilk çalışması olarak planlanan bu bildiriden sonraki çalışmalarda, SSCB’nin beş yıllık planlarına odaklanmış dönemlerde, bilimin örgütlenmesi ve planlama ile ilişkisi incelenecektir.


Kaynaklar

V. I. Lenin, Collected Works, 4th English Edition, Progress Publishers, Moscow, 1972, Cilt: 27

Anglo Soviet Journal, Cilt 1, Sayı 5.

Funktsional'nyi Analiz i Ego Prilozheniya, Cilt: 18, Sayı: 2,

J. D. Bernal, Bilimin Toplumsal İşlevi, Birinci Baskı, Evrensel Basım Yayın, 2011

J. T. Andrews, Science for the masses: the Bolshevik state, public science, and the popular imagination in Soviet Russia,  1917–1934, First Edition, Texas A&M University Press,

Pıhalov İ.V. Obrazavanie v rossiyskooy imperii: faktı i mifı//obşçestvo, sreda, razvitiye. 2011. no:2.

V.İ. Lenin, Sobr. soç., t.35.

Organizatsiya nauki v pervyye gody Sovetskoy vlasti (1917—1925) (Sbornik dokumentov) / Otv. red. K. V. Ostrovityanov. — L.: «Nauka», 1968

Pavel Alekseyevich Kyung, Stanovleniye sovetskoy sistemy upravleniya naukoy: revolyutsiya ili evolyutsiya?, WSCHODNI ROCZNIK HUMANISTYCZNY TOM XIV (2017) Nº 3.


Katkılar

Erhan Nalçacı

Uzun vadeli bir çalışmanın başlangıcı olan bu bildiriden dolayı yazarları kutluyorum.

Özellikle sosyalist aydınlanmacılık, bilimin halka yayılması ve işlev kazanması konusunda 1917-1927 dönemine ilişkin Çarlık döneminden başlanarak eksiklerimizi kapatan veriler sunulmuş.

İncelediğiniz döneme ilişkin bazı zorluklara değinmek istiyorum.

Malum tarihte az görülür bir olay Rusya’da yaşandı, bir yıl içine burjuva devrimi ve işçi sınıfı devrimi birbirini takip ederek gerçekleşti. Bu muhteşem toplumsal laboratuvarda işler tahmin edilenden çok daha karmaşıktı. Yani, burjuvaziye bağlı bilim insanları Ekim Devrimi’nden sonra Batıya kaçtılar ve işçi sınıfı iktidarında bilim örgütlenmeye başladı sadeliğinde değildi.

Devrim öncesi Rusya Akademisinde Batı’nın, özellikle Alman ekolünün güçlü bir etkisi vardı. Burası açılmadan Devrimin ilk on yılı da tam olarak anlaşılmıyor. Devrimden sonra Rusya’da kalan birçok bilim insanı bu ekollere bağlıydılar, üstelik gecikmiş burjuva devrimi nedeniyle bunlar idealist kökler barındırmakla birlikte yeni ve parlak, hatta devrimci akımlar olarak görülüyordu.

Böylece Rusya’da zaten uyanmış olan entelektüel yaşam devrimle birlikte sanatta, mimaride ve bilimde çok zengin bir canlanmaya girdi. Ama bu sınıf mücadelesini sanılandan çok daha çetrefil bir hale getirdi. İşçi sınıfı siyasetinin bunların üstesinden gelmek için büyük bir çaba sarf etmesi gerekti.

Belki sonraki çalıştaylarda bu yönü de ele alabilirisiniz.

Zelal Özgür Durmuş

SSCB’de bilimin örgütlenmesi makalesi için elinize sağlık. Uzun bir tarihsel kesiti bölüm bölüm araştırmak verimli bir yol olacak diye düşünüyorum. Yine de her bölümü kendi içince biraz daha detaylandırmaya ihtiyaç var diye düşünüyorum. Önceki çalışmalarımızın üstüne birikim yapabilmeli. Örneğin, sosyalist bilimin karakteristiği olarak mevcut toplumsal mücadele ile şekillenen planlama, teori ve pratik birlikteliği, en nihayetinde devasa boyuta varan kolektif hareketin çözümlenmesi iyi olur.

Bu iki yönde de olabilir: siyasi tartışmalar ve bunun bilim teknoloji çalışmalarına yansıması, somut adımların ve organizasyonun açıklanması.

Bu makalede devrim öncesi ve devrimin ilk yıllarına değinilmiş. Bu noktada küçük burjuva aydınlar arasında yaşanan devrimcileşme dinamiklerine ve bilimsel alandaki tartışmalara yansımasına değinilebilirdi. Çeşitli disiplinlerde öncülük yapan bilimcileri ve pratik adımların atılmasına önemli katkılar yaptığı alanları bulmak yol gösterici olabilir. Devrim öncesi birikimin yok denecek kadar az veya tüm bilimcilerin ve mühendislerin gitmiş olmadığını biliyoruz. Ne devralındı, ne reddedildi, başarmak için nasıl somut işler yapıldı sorularına biraz daha detaylı girmek gerekiyor uzun vadede diye düşünüyorum.

Bilimsel örgütlenmenin sosyalist kuruluş ve dönüşümle ilgili entegrasyonu için daha devrimin ilk anlarındaki ilişkiye dair yazılanlar ve Lenin’in öncülüğüne dair atıflar yerinde olmuş. Devamını getirmek gerekiyor diye düşünüyorum. Bilimsel olanakların gelişimi nasıl yönlendirildi, devrimin ilk yılları için de araştırmak gerekiyor. Mutlaka elektrifikasyon adımına değinilmeli veya önceki çalışmalara atıf yapılmalı. Çünkü planlama sürecinin somutlanması buraya dayanıyor. Ayrıca çok büyük bir hammadde ihtiyacı doğuyor; bunun için yürütülen çalışmalar, dev araştırma merkezlerinin kurulmasına vesile olan süreçler anlatılabilir. Bir diğer önemli nokta ise bilimin kolektivizasyonu. Rusya Bilimler Akademisi’nin Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği haline dönüşmesinin nedeni yeni sosyalist federasyonlar kurulmasıdır. Bu federasyonların içinde de bilim akademileri kuruluyor. Örneğin Ukrayna (detaylara bakmak gerekir). SSCB BA tüm bilim akademilerinin üstünde birleştirici, merkezi planlamayı koordine eden kurum haline geliyor. Yine üniversitelerin ve enstitülerin çalışmaları da yavaş yavaş örneklenmeli diye düşünüyorum.

Ek: Makale içinde geçen “evrim, evrenin yaratılışı üzerine ve dini önyargılara karşı üretilen metinlere öncelik verilmiştir,” cümlesindeki “yaratılış” kelimesinin idealist bir kelime olduğunu ve bu nedenle cümlenin revize edilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Akif Avcı

Birinci sayfadaki “Sovyetlerde” ibaresi yerine Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde denmelidir. Çünkü metin içerisinde ilk defa kullanılan bir ülke ismi kısaltılarak yazılmaz. İkinci kullanımda ancak bu şekilde kullanılabilir.

Turgut Yıldız

Bildirinin Sempozyum için gelecek kapsamlı bir çalışmanın ilk adımı olarak çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Bildiride ele alınmasında fayda gördüğüm kimi konuları aşağıda sıraladım;

  1. Birinci plan öncesi dönem aslında plansız bir dönem değil. 1920’de elektrifikasyon planının yapılması ardından da 1921’de GOSPLAN’ın kurulması ile plancılar hızla yakıt krizi, taşıma krizi, gıda krizi gibi devrimin çözmesi gereken acil sorunlarla uğraşmaya başladı. Plancıların arasında ve bu mücadelenin içerisinde bilim insanları hem bireysel olarak hem de devrimden sonra kurulan idareler/enstitüler ile kurumsal olarak planlama çalışmalarının içerisinde var oldular. Dolayısıyla birinci plan öncesi dönemde GOELRO’nun, elektrifikasyon planının ve GOSPLAN’ın kuruluşu ve birinci plana kadar olan dönemde yaptığı çalışmaların bilim insanları ve bilim kurumları ile etkileşiminin ortaya konulması değerli olacaktır.
  2. Ekim devriminin eğitimde eşitsizlikleri gidermek ve yükseköğretime erişimde eşitliği sağlamak adına cinsiyet, etnik köken ve din ile birlikte sınıfsal farklılıkların yarattığı dezavantajları da ortadan kaldırmak için adımlar attığını biliyoruz. En bilinen örnek olarak kimi üniversitelerde “sınıf kotası” getirilerek parlak işçi ve köylü gençlerin üniversitede okuyabilmesinin önünün açıldığı söylenebilir. Bu uygulamaların plan ile doğrudan ilişkisi olmamakla birlikte birinci plan öncesine denk gelmesi nedeniyle bildiride konu edilen dönem dâhilinde ele alınması faydalı olabilir.
  3. 1918’de yayınlanan kararnameler ile işçilerin yükseköğrenime erişimini kolaylaştıran önlemler alınıyor ve sınavsız-diplomasız giriş hakkı tanınıyor. Peşinden işçileri yükseköğrenime hazırlamak için işçi fakülteleri kurulduğunu (Rabfak) ve pek çok önemli Sovyet bilim insanının bu fakülteden yetişerek akademiye kazandırıldığını biliyoruz. Yine bildirinin kapsadığı döneme denk geldiği için bilim dünyasının sınıfsal karakterinin değişiminin de incelenmesi önemli ipuçları sağlayabilir diye düşünüyorum.
  4. 1920’lere gelindiğinde ise akademik kadroların yanı sıra işçi ve köylü kökenli öğrencilerin ve kadınların bilimsel araştırma süreçlerine dâhil olabilmesi için üniversite ve araştırma enstitülerinde araştırmacı kadrolar açıldığını ve akademik teamüllerin radikal biçimde değiştiğini söyleyebiliriz. Bu değişikliklerin bir kısmının Sovyet Birliği’nin bilimsel başarılarında rol oynadığını bir kısmının ise kabul görmediğini ve 1930’larda ve 40’larda tekrar kimi eski uygulamalara dönüldüğünü gözlemliyoruz. Sosyalist iktidarın akademiye yaklaşımı ve denemelerini ele almanın bu çalışmada özgün bulgular elde edilmesini sağlayabileceğini düşünüyorum.
  5. Bir önceki maddede belirttiğim bağlamda birinci plan öncesi dönemde kurulan araştırma enstitülerinden bahsedilebilir. Devrimden sonra acil sorunların çözümünün yanı sıra üretim planlaması ve bilimsel ilerleme için odaklanmış araştırma enstitülerinin kuruluşunu izleyebiliyoruz. Çalışmada bu enstitüler parça parça ele alınmış olmakla birlikte genel çerçeveyi çizen, enstitülerin kuruluşunun münferit değil iktidarın planlı bir hamlesi olduğunu ortaya koyan bir bölümün eklenmesi faydalı olabilir.
  6. Son olarak, çalışmada bahsi geçen kurumların üretimleri ortaya konulabilir. Birinci plan öncesi dönem sadece bir hazırlık dönemi değil aynı zamanda sosyalist iktidarın ülkenin mevcut altyapısı ve kaynaklarının envanterini hızlıca çıkarmaya çalıştığı bir dönem. Örneğin 1918’de hazırlanan demiryolu envanteri, 1919’da kurulan Yüksek Jeodezi İdaresi ve bünyesinde oluşan Bilimsel Teknik Kurulun envanter ve haritalama çalışmaları gösterilebilir. Özetle, bu dönemin çok kıymetli çıktıları olmuş ve bu çıktılar etkin biçimde kullanılmış, elektrifikasyon planı ve ardından birinci plandan itibaren planlama çalışmalarında belirleyici olmuştur.

Yanıtlar

Kısa zamanda gelen bu pozitif öneriler bize çok güç verdi, teşekkür ederiz. Kısa sürede metinde dönüştürebildiğimiz bölümleri ekledik, önemli bir kısmını da gelecek çalıştaylara ve sempozyum bildirimizi geliştirerek karşılayacağız.

Zelal Özgür Durmuş’un önerileri ile ilgili olarak:

Siyasi tartışmalar, kolektivizasyon ve dönemin hammadde ihtiyacıyla ilgili şekillenen bilimsel üretim ve araştırmaların daha derinlikli incelenmesi ve örneklerle metne eklenmesi kısa zamanda sağlanamayacağı için bu önemli katkılar dikkate alınarak sonrasında sempozyum metnine eklenecektir.

Akif Avcı’nın önerisi şu şekilde düzeltilmiştir:

Bu öneri şu şekilde metinde düzeltilmiş ve karışıklık ortadan kaldırılmıştır:

Devrimden sonra Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği’nde bilim; ‘üretimin planlanması’ ve ‘Sovyet biliminin geliştirilmesi’ ana başlıkları üzerinden örgütlenmektedir.

Turgut Yıldız’ın belirttiği 5. ve 6. maddeler, daha derinlikli bir şekilde metni zenginleştirebilmek için bir sonraki bildiriye ya da Sempozyum sunumuna eklenecektir.

Katkılar ve sorular için:

iletisim@bilimveaydinlanma.org


[1] V. I. Lenin, Collected Works, 4th English Edition, Progress Publishers, Moscow, 1972, Cilt: 27, ss. 314-317

[2] Anglo Soviet Journal, Cilt 1, Sayı 5, sf. 14

[3] Funktsional'nyi Analiz i Ego Prilozheniya, Cilt: 18, Sayı: 2, sf. 1-2, Nisan-Haziran, 1974

[4] J. D. Bernal, Bilimin Toplumsal İşlevi, Birinci Baskı, Evrensel Basım Yayın, 2011, sf. 204-205

[5] J. T. Andrews, Science for the masses: the Bolshevik state, public science, and the popular imagination in Soviet Russia, 1917–1934, First Edition, Texas A&M University Press, sf. 21

[6] a.g.e. sf. 16

[7] a.g.e. sf. 33-34

[8] Pıhalov İ.V. Obrazavanie v rossiyskooy imperii: faktı i mifı//obşçestvo, sreda, razvitiye. 2011. no:2. S.196-200.

[9] V.İ. Lenin, Sobr. soç., t.35, str. 289.

[10] Rusya Sosyalist Federatif Sovyet Cumhuriyeti, emekçilerin bilgiye etkin bir şekilde erişimini sağlamak için, işçilere ve en yoksul köylülere tam, çok yönlü ve ücretsiz eğitim sağlamayı, önüne hedef koyar.

[11] J. T. Andrews, Science for the masses: the Bolshevik state, public science, and the popular imagination in Soviet Russia, 1917–1934, First Edition, Texas A&M University Press, sf. 78

[12] Organizatsiya nauki v pervyye gody Sovetskoy vlasti (1917—1925) (Sbornik dokumentov) / Otv. red. K. V. Ostrovityanov. — L.: «Nauka», 1968. — 420 s.