Sosyalizm hemen şimdi!

Erhan Nalçacı
04.04.2020
soL Portal

Kovid-19 salgını dünyayı sarsarak ilerlemeye devam ediyor. Salgının ne zaman hız keseceği, yeni vaka ve ölüm sayılarının ne zaman azalacağı bilinmiyor.

Bu toplumsal sarsıntıyı yeni evrimleşen ve bulaşıcılığı yüksek bir virüs tetiklemiş olabilir. Ancak sorunun esas nedeninin içinde bulunduğumuz ve hemen bütün dünya ülkelerini içine alan emperyalist düzen olduğunu unutmamamız gerekiyor.

Düzen zaten onlarca yıldır bir kriz içindeydi, virüs salgını çıkmasaydı bile 2020 ve 21’de iktisadi bir çöküş bekleniyordu. Salgın sadece çöküşü kolaylaştırıcı bir rol oynadı.

Şimdi bütün devletler, tüketimi ve batan şirketleri kurtarmak için sıcak para peşindeler. Darphaneler gece gündüz çalışıyor, karşılıksız para basıyor. IMF yoksul ülkeleri borca boğuyor.

Para basmak düzenin yapısal sorunlarını gidermeyecek tabii, günü kurtarmaya çalışıyorlar. Salgın hız kestikten sonra bu telafi politikaları bir tsunami gibi düzene çarpacak. Önlenemeyen yüksek enflasyon bütün dünyada emekçi halkın ağır bir yoksullukla yüzleşmesine neden olacak. İşsizlik oranları çöküşün bayrağı olarak yükselecek.

Şimdi çöken bu düzeni kurtarmak için öneride bulunmanın zamanı mı?

Reform talepleri bilimsel olmadığı gibi ahlaki de değil.

Ayrıca gerçekçi de değil!

Tabii ki salgını bilemezdik, ama bir toplumsal sarsıntıyı beklediğimiz için kıyısından kaçırdığımız Bilim ve Aydınlanma Akademisi Sosyalist Gelecek ve Planlama Sempozyumu’nu geçen yılın Aralık ayında yapabildik.

Sempozyuma katılan bilim insanları insanlığın karşılaştığı bütün sorunların sosyalizmle aşılabileceğine ilişkin iyimser kanıtlar sundular. 21. yüzyılda sosyalizmin geçen yüzyıla göre çok daha gelişkin olacağı ortak kanaat olarak yükseldi.

Bu yazının kapsamı tüm içeriği anlatmak için yeterli değil, ama salgın üzerinden önerilen modeli bir teste tabi tutalım.

Önerilen sosyalizm kurgusunun çok önemli iki bileşeni var:

İlki, üretimin kamulaştırma ile tamamen toplumsallaştırılması, tek bir kişiyi işsiz bırakmamak üzere modern üretim birimlerinde toplaması ve üretim birimlerinde hizmetler ile sanayi veya tarımın bütünleşmesi.

İkincisi ise, merkezi planlamanın ulusal sınırları ve mülkiyeti önemsizleştirecek şekilde toplumsal bir özellik kazanması.

İnsanlara bulaşan ve hastalandıran virüsler her zaman evrimleşebileceğine göre, bugünkü düzen ile 21. yüzyılın sosyalizm kurgusunu karşılaştıralım.

Piyasaya dayanan bir düzen anarşiden başka bir şey üretmez. En önemli özelliği insanların kayıp olmasıdır. Şimdi ülkeleri salgına karşı korumasız ve çaresiz bırakan şeyin bu kayıp insanlar olduğunu daha iyi anlıyoruz.

Ne ABD’de, ne İtalya’da, ne de Türkiye’de birinci basamak sağlık sistemi diye bir şeyin olmadığı çok daha iyi ortaya çıktı. Türkiye’deki aile hekimlikleri mahallelerde kurulmuş muayenehanelerden başka bir şey değil. Sorumlu olunan bölgede kaç kişi yaşar, ne yer ne içerler, kimlerin kronik hastalığı var belli değil. Ancak bir insan bir sağlık kurumuna kendini gösterirse bir süre için gözükür oluyor, sonra yine kayıp yığınların arasına katılıyor.

İşyeri sağlık birimleri ise, fabrikaların özel mülkiyeti nedeniyle koruyucu bir işlev görmüyor.

Oysa bir kişiyi bile dışarıda bırakmayan, lojmanları, okulları, sağlık birimleri, spor tesisleriyle kurgumuzda yer alan üretim birimleri bir salgına karşı olağanüstü dayanıklıdır. Birinci basamak sağlık hizmeti üretim birimindeki herkesi korumak ve sağlığını geliştirmek yükümlülüğü ile davranır.

Ulusların birbirleriyle rekabet ettiği, tekellerin emekçilerin ve dünyanın canını okuduğu bir düzenin salgına karşı nasıl da çürük olduğunu daha iyi anlamadık mı? Şirketler iflas etmeye, uluslar birbirlerinin yardım malzemesini çalmaya başladılar. Bir salgın riski öngörüldüğü halde ABD’nin tekeller arası rekabet nedeniyle solunum cihazı üretemediği ortaya çıktı.

21. yüzyılda sosyalizm kurgumuz, bütün üretim birimlerinin bir merkezi planlamayla birbirini bütünleyeceğini söylüyor. Üretim tekniklerinde bugünkü tıkanmanın önünün açılacağını, üretim bantlarının büyük ölçüde otomatize olacağını ve emeğin niteliğinin değişeceğini buraya sıkıştıralım.

Böyle bir sosyalizmde üretim birimleri iflas etmez, sadece üretimin hızı ve niteliğinde değişiklikler olur. Hiçbiri kâr odaklı değildir çünkü. İşsizlik tarihte kalmıştır zaten.

İnsanlık dışı bir çalışma olmadığı ve bütün emekçilerin bilimsel donanımları yüksek olduğu için de salgınlara karşı yüksek bir bariyere sahiptir böyle bir toplum.

Bu sosyalist kurguya para basmanın hiçbir yararı olmayacaktır, paranın önemi çok çok azalmıştır. Ama sosyalizm felaketlere karşı hazırlıklıdır ve olası afet fonları krizleri aşmaya yetecek ürünleri kapsar.

Söylenecek daha çok şey var.

Şu çok acil, düzen dibe vururken insanlık büyük bir sıçramanın eşiğinde bulunuyor.

Sosyalizm hemen şimdi!