Sosyalist Gelecek ve Planlama Sempozyumu Kapanış Bildirisi
Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin iki yıl boyunca hazırlanarak düzenlediği Sosyalist Gelecek ve Planlama Sempozyumu’nun son oturumuna geldik. Sempozyumda 26 bildiri ve üç konferans sunuldu. Türkiye Komünist Partisi Genel Sekreteri Kemal Okuyan ve Yunanistan Komünist Partisi Siyasi Büro üyesi Makis Papadopoulos’un çok değerli katkıları oldu. Ayrıca Tunceli Belediyesi Başkanı Fatih Maçoğlu’ndan Ovacık Deneyimini dinleme şansı bulduk.
Bu uzun hazırlığa ve yoğun emeğe rağmen belki “Sosyalist Gelecek ve Planlama” gibi iddialı bir başlık için Sempozyum istediğimiz kadar derinliğe ulaşmamış olabilir. Ancak hemen Sempozyum sonrası bıraktığımız yerden tekrar hazırlıklara başlayacağız ve koşullar uygun olduğunda iki yıl sonra bir ikinci sempozyum için bir araya geleceğiz.
Bugün, herkes kapitalizmin sonunun geldiğini ve emperyalist düzenin akıl dışılığının insanlığı esir aldığını seziyor. Sermaye sınıfının kendi çıkarından başka bir şey gözetmeyen ufuksuzluğu ile insanlığı bir felakete sürüklediğini de herkes fark ediyor.
Çevre kirliliği, iklim değişiklikleri, teknolojik ürünlerin insanlığa karşı kullanım biçimleri çoğumuzu kaygılandıracak şekilde gündeme yerleşiyor.
Ancak sermaye sınıfı geniş örgütsüz emekçi sınıfların bu konuyu ele alış tarzını ve kaygılarını da istismar ediyor ve yönlendirici girdiler yapıyor. Sermayenin ideologları, emrindeki bilim insanları ve medyası bize şu umutsuzluğu dikte ettiriyorlar.
“Evet, dünyayı mahvettik ve geleceğini kararttık. Ama insanlığın başka bir geleceği yok. Son dönemlerinizi mümkün olduğu kadar eğlenceli bir şekilde geçirmeye bakın. Sizler için ürettiğimiz son teknolojik harikaları tüketin ve bize bu avutucu şeyleri ürettiğimiz için şükran duyun.”
Bilim ve Aydınlanma Akademisi, emekçi sınıfların akademisi olarak, bu kötümserlik yayan korkunç yalanı yüzlerine vurmak ve şu tarihsel gerçeği hatırlatmak için Sempozyum’u topladı: “İnsanlık önüne koyduğu her gerçek sorunu aşar”
Bu belgi ile hareket ederken herhangi bir jeopolitik analizi amaçlamadık. Emekçi sınıfların siyasi iktidarı nasıl ele geçireceğini veya emperyalist zincirde zayıf halka adaylarının hangileri olduğunu Sempozyum’da ele almadık.
Emekçilerden yana taraf tutan bilim insanları olarak sosyalizmin insanlığa en uygun düzen ve emperyalizmin biriktirdiği her türlü sorunu aşmanın biricik yolu olduğunu ortaya koymak için toplandık.
Bugün üretici güçlerin ve üretimin toplumsallaşmasının geldiği aşama kesinlikle üretim araçlarının özel mülkiyetini kabul etmiyor. Çağımızın içinde bulunduğu moral, siyasi ve iktisadi bunalım, hatta tüm emekçi sınıfların tehdit edildiği bir emperyalist paylaşım savaşı, bu uyumsuzluğun, üretimin toplumsal niteliği ile özel mülkiyet arasındaki çelişkinin yansımasından başka bir şey değildir.
Sempozyum; sosyalist devrimin ulusal düzeylerden başlayarak bir sosyalist dünya sistemine dönüşmesiyle, karşı karşıya olduğumuz bütün sorunların üstesinden gelebileceğimizi söylüyor.
İnsanın insanı sömürmesinin tarih sahnesinden kalkmasıyla; işsizlik, yoksulluk, gericilik, savaşlar, her türlü toplumsal eşitsizlik, ayrımcılık, çevre kirliliği ve iklim değişiklikleri, dünya kaynaklarının tükenmesi gibi sorunları aşabileceğimizi bilime dayanarak söylüyoruz. Bu süreçte merkezi planlama ve toplumsal mülkiyet en önemli araçlarımız olacak.
Sosyalizm; ulusların, kır ve kentin, kadın ve erkek, kafa ve kol emeğinin, sanayi ve hizmetlerin, tüketim ve tasarrufun bütünleştiği bir düzen olacaktır.
Bilim emekçileri olarak emeğimizin anlamını insanlığın böylesine parlak bir geleceği için çaba sarf etmekte buluyoruz.
Emperyalizmin, sermaye sınıfının, tekellerin insanlığı yok etmesine izin vermeyeceğiz. Sömürüsüz ve eşitlikçi bir toplumda insanlar yaşamaya devam edecekler. İçinde yaşadığımız akıldışı düzen insanlığın tarih öncesinin hastalıklı kısa bir dönemi olarak hatırlanacak.
İnsanlık sırlarını keşfetmeye devam ederek evrende hareket etmeyi sürdürecek. Bunu biliyor ve umutla bu karanlıktan kurtulmak için mücadele ediyoruz.
Yaşasın sosyalizm! Yaşasın insanlığın parlak ve uzun geleceği!
8 Aralık 2019, Ankara