Koruma alanları ve büyük etobur türlerin korunmasına etkisi

Koruma alanları (KA), biyolojik çeşitlilik kaybını önlemek amacıyla belirlenen alanlardır. KA’lar, ormanların yok edilmesinin önüne bir miktar geçmiştir, ancak yüksek yoğunluktaki yaban hayvanları popülasyonlarını korumada etkili olduğu söylenemez.

[BAA – Çevre ve İklim Değişikliği Komisyonu / Feyza Delibalta]

Koruma alanları (KA), biyolojik çeşitlilik kaybını önlemek amacıyla belirlenen alanlardır. KA’lar, ormanların yok edilmesinin önüne bir miktar geçmiştir, ancak yüksek yoğunluktaki yaban hayvanları popülasyonlarını korumada etkili olduğu söylenemez. Finlandiya’da incelenen dört karnivor türünün üçünde (vaşak, kurt, porsuk) görüldü ki KA’lar koruma altında olmayan alanlardan daha güvenli bir yaşam sunmakta etkisiz olabiliyor.

Dağınık KA’lara fakat yoğun bir orman ekosistemine sahip bir ülke olan Finlandiya’da, 30 yıllık bir zaman için etobur popülasyonlarının seyri incelendi. İncelenen farklı koruma alanlarında ve belirlenen sürede vaşak, kurt ve porsukların yoğunluklarında KA ve KA'ların dışında kalan alanlarda önemli bir fark olmadığı gözlendi.

Araştırma etobur nüfusu üzerinde KA etkisi olmadığını gösteriyor

Koruma alanları, antropojen kaynaklı etobur ölümlerinin önüne geçmek amacıyla oluşturuluyor.  Yaşama alanlarının daralması ve avlanma etoburlar için en büyük tehlike olarak tespit edilirken etoburların avlanma hesabı genellikle topluluk birey sayımına göre yapılıyor. Herhangi bir bütünlüklü projeksiyona dayanmıyor. Üstelik yasa dışı avcılık tehtidi, KA’larda da kendisini gösteriyor. Örneğin, Finlandiya'da 2006’dan beri yasa-dışı avlanma sonucunda kurt popülasyonlarının büyümesi sınırlı hale gelmiş durumda. Avlanmanın tamamen yasaklanması gerektiğini savunan büyük bir topluluk olduğu da biliniyor.

Koruma Alanlarının etkinliği değerlendirilirken iki unsur göz önüne alınıyor: biyofiziksel bağlam (örneğin enlem) ve insan etkileri (örneğin KA’nın yerleşim bölgelerine uzaklığı). Bu sonuçlar, çalışmanın yazarları tarafından KA’ların iyileştirilmesi için metodolojik araçlar tasarlanması gerektiği şeklinde yorumlanıyor. KA’ların etkisiz olması yasa-dışı avcılık, yasaların kapsamlı olmayışı gibi nedenlere bağlanıyor. Bir de küresel olarak tehlike altında olan büyük etoburların hareket alanlarının geniş olduğunu düşünürsek KA sınırları içerisinde korunmaları mümkün olmayacağından kıta bazlı bir koruma sağlanması öneriliyor.

Araştırmanın yazarlarından Dr. Terraube, incelenen dört türden biri olan porsukların sadece Avrupa Kıtası içinde üç İskandinav ülkesinde bulunduğunu ve bu nedenle Finlandiya'nın bu türün korunmasında önemli bir rol oynadığını vurguluyor. Dr. Terraube, kuzeydeki KA’larda porsuk popülasyonlarının küçülme eğiliminin endişe verici olduğunu belirtiyor ve Laponya'daki porsuk popülasyonlarının dinamiklerini, bu türün yasa-dışı avdan ne derece etkilendiğini, bu durumu iyileştirmek için korunan alanlarda neler yapabileceğini anlamak için daha fazla araştırmaya ihtiyaç duyulduğunu söylüyor.

Kapitalist düzenin zaman geçtikçe daha da artan kaynak sıkıntısı sonucunda doğaya uyguladığı baskıyı belli bir süre için hafifletmek amacıyla oluşturulmuş olan Koruma Alanları'nın biyoçeşitliliğin korunması için verdiği söz, gerçekleştirilemeyecek bir hayal! Nature Dergisi'nde yayımlanan bu yeni araştırmada vurgulanan “metadolojik araçlar tasarlamak” gibi çözümler ise içinde bulunduğumuz düzene aykırıdır; bu doğaya yama dikmeye dayalı bir çözümdür. Tehlikedeki etoburlar için çözüm üretirken bilimsel yaklaşımımız, içinde bulunduğu düzenle uyum halinde değilse, ona yabancıysa, sorunun asıl kökenine inmeyi başaramaz ve bunu başaramadığı için kalıcı çözümler de üretemez.


Kaynak:

https://www.nature.com/articles/s41467-020-16792-7