Ekim Devrimi’nin 100. yılında Sovyetler Birliği’nde Bilim Sempozyumları

Nevzat Evrim Önal

Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA), geçtiğimiz Ekim ve Kasım aylarında sırasıyla Ankara, İstanbul ve İzmir’de “Sovyetler Birliği’nde Bilim” başlıklı sempozyumlar düzenledi. Bu etkinlikler dizisi, bir yanda Ekim Devrimi’nin 100. yıldönümünün bilim ve aydınlanma cephesinden kutlanması amacını taşıyordu, diğer yanda ise Akademi’nin kuruluş etkinlikleri niteliğindeydi. Nitekim kuruluş için yapılan basın açıklaması Ankara’da 15 Ekim 2017 tarihinde düzenlenen sempozyumun bir parçasıydı.

Bu çakışma bir tesadüfün değil bir tercihin sonucuydu, ancak bu tercihin yalnızca BAA’nın ideolojik aidiyetinden kaynaklanmadığının, hem tarihsel hem de güncel dayanaklarının olduğunun altını çizmek zorundayız. Akademi’nin kuruluş bildirisinde tespit edilen gerici karanlık Türkiye’ye özgü değildir. Gericilik farklı biçimler, farklı söylemler ve farklı taktiklerle tüm dünyada insanlığın bilimsel ilerlemesini kötürüm etmiş ve çarpıtmış durumdadır. Bu bozulmanın kökeninde; özel mülkiyetin mutlak, kutsal ve dokunulmaz olduğu dogmasına dayalı emperyalist-kapitalist sistemin, kendi antitezi olan Sovyetler Birliği’ne karşı yürüttüğü Soğuk Savaş’ın ideolojik silahları vardır. Bugün akademik faaliyetlerin bilimselliğine zarar veren, yalnızca ilahiyatçı değil tüm felsefi idealist sapmaların kökenini aradığınızda, bunu tarihin derinliklerinde değil, 20. yüzyılda, esasen de onun ikinci yarısında bulursunuz. İnsanlığın, aydınlanma çağı ile kurtulabileceğini fark ettiği tüm bilim ve akıl dışı saçmalıklar, emperyalizm tarafından desteklenmiş, güçlendirilmiş, yeri geldiğinde silahlandırılmış ve sahaya sürülmüştür. Ne için? Özel mülkiyeti, gerçek bir toplumsal alternatif olduğu Sovyetler Birliği ile kanıtlanan sosyalizmden korumak, insanlığın elinden bu fırsatı almak için.

Sovyetler Birliği yıkılmış ama cinler çıktıkları şişelere geri girmemiştir. İki sebepten dolayı: Birincisi, sistem bu gerici düşünceleri birer ideolojik silaha dönüştürebilmek için onlara maddi gerçeklik kazandırmıştır. Bu maddi gerçeklik örgütler, sivil toplum kuruluşları, şirketler ve benzerleridir. Ve dünya çapında milyonlarca gerici bu işten “ekmek yemekte”, dolayısıyla ekmek teknelerini işletmeye ve savunmaya devam etmektedir. İkincisi ve daha önemlisi ise şudur: Bu düşünceler halen kullanışlıdır. Zira kapitalizmin insanlığa zararlı olduğu apaçıktır ve onun bilimsel savunusu ancak bilimin çarpıtılmasıyla mümkündür.

Birincisinin örneği ABD’li yaratılışçılar ve onların Türkiye şubesi olan Adnan Hoca tarikatı.  İkincisinin örneği ise insan doğasının bencil, dolayısıyla kötücül olduğunu savunan Richard Dawkins gibi neo-pozitivistlerdir.
Bilimsel olmayan, bilim ile savunulamaz. Özel mülkiyetin dokunulmazlığının hiçbir bilimsel dayanağı yoktur, dolayısıyla onun bilim kisvesi altında savunusu da ancak sahte bilimle ya da bilim düşmanlığıyla mümkün olmaktadır.

BAA’nın kuruluş etkinliklerinin Sovyetler Birliği’nde Bilim Sempozyumları olmasının bilimsel ve tarihsel dayanağı işte buradan çıkmaktadır. Bilime sızmış felsefi idealist sapmalarla mücadele etmek, bilimin ticarileşmesi yani özel mülkiyetin çıkarlarının sınırlarına hapsedilmesiyle mücadele etmek ve bilimsel faaliyetin bir azınlığın değil insanlığın tamamının yararına yürütüleceği sosyalizm için mücadele etmek birbirinden ayrılmaz bir bütündür ve tarihe baktığımızda bu bütünlüğü en iyi gördüğümüz yer, Sovyet bilimidir. Bu yüzden karalanmakta, küçümsenmekte, unutturulmaya çalışılmaktadır.

Dolayısıyla, sempozyumların amacı da bir karşı ağırlık oluşturmak, çarpıtmaların en sembolik olan birkaçını çürütmek ve Sovyetler Birliği’nde yürütülen bilimsel faaliyetlerin çeşitli yönleriyle tanıtılmasını sağlamaktı. Bu bağlamda, düzenlenen üç sempozyumda hem “SSCB’de Bilimin Gelişimi”, “Rus-Sovyet Sinirbilimi”, “Sovyetler Birliği’nde Uzay Araştırmaları” ve “Sovyetler Birliği’nde Fizik ve Kapitalist Dünyada Yarattığı Yankılar” gibi tanıtıcı sunumlar, hem de “Sovyetler Birliği’nde Psikiyatri”, “Lisenko Olayı” gibi polemik niteliğinde sunumlar yer aldı.

Ankara ayağında beş yıl önce yitirilen kıymetli bilim insanı Tevfik Çavdar’ın anısına bir anma töreninin de gerçekleştirildiği sempozyumlarda yapılan sunumların videolarına yakın gelecekte internet üzerinden ulaşılabilmesi planlanmaktadır.