Çalışan Annelerin Çocukları Obez mi olur?
ABD ve Batı Avrupa’da obez insan sayısı arttıkça sorunun kaynaklarını çarpıtma boyutu da büyüyor. İngiltere’deki bir araştırma grubu çalışan ve tek yaşayan annelerin, çocuklarıyla ilgilenemediği için onları obez yaşama sürüklediğini iddia ediyor. Düşünülemeyen en önemli diğer boyut ise tek başına yaşayan annenin, neden çocuğuna tek başına bakmak zorunda olduğudur.
[BAA – Sağlık Okuryazarlığı Çalışma Grubu]
Geçtiğimiz haftalarda İngiltere basını, Emla Fitzsimons ve Benedetta Pongiglione tarafından kaleme alınan “Çalışan annelerin çocuklarının kilo almasına etkisi – İngiltere” (The impact of maternal employment on children's weight: Evidence from the UK) başlıklı makaleyle çalkalandı. Yazarlar, annelerin çalışmasıyla çocuklarının obez olması arasında bir ilişki bulunduğunu, bu ilişkinin özellikle “single mother” yani çocuklarını tek başlarına büyüten annelerin çalışması durumunda çok daha güçlü olduğunu savunuyorlar Bilim insanların “mağduru suçlayan” bu provokatif yaklaşımı sosyal medyada infial yarattı.
Bu tartışmanın Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin Sağlık Okuryazarlığı eğitim programı içerisindeki temel tartışmaya örnek teşkil ettiğini düşünüyoruz. Bu makalenin içeriği kapitalist sistemde bilim insanlarının sorunları algılamada ve çözmedeki ideolojik ve maddi bağını deşifre etmektedir. Makale özelindeki kısa değerlendirmemizi paylaşıyoruz.
OBEZİTE SALGINI VE SINIF MÜCADELESİ
Obezite Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) tarafından “salgın” olarak tanımlanan ve her geçen gün daha da büyüyen bir sorun. 2016 yılında dünyada 17 yaş üzerindeki 2 milyar insanın aşırı kilolu ve bunların 650 milyondan fazlasının obez olduğu açıklandı. Neredeyse dünya üzerindeki her dört kişiden birini etkileyen bir sorun, doğal olarak “sınıf mücadelesinin” konusu haline geldi ve sınıflar ulusal ve uluslararası ölçeklerde karşılıklı olarak mevzilenmeye başladılar.
Alınan enerji ile harcanan enerji arasındaki dengeyle ilgili görünen metabolik bir sorunun bu kadar politikleşmesinin nedeni, enerji dengesinin özellikle gıda tüketimi ayağının birçok yönden “sermaye birikimiyle” doğrudan ilişkili olması.
Kapitalist düzenin kırmızı çizgisi olan “sermaye birikimi” süreçlerini olumsuz etkileyebilecek her türlü girişim, sermayenin şiddetli tepkisine neden olur. Bu nedenle bilim insanları, sermayenin kırmızı çizgisinden uzak durmayı tercih ederler. Bunun en somut örneklerinden biri 2004 yılında DSÖ, diyet ile obezite arasındaki ilişkiye “tüketim” bağlamında dikkat çektiğinde yaşanmıştır. Çocuklara yönelik reklamların denetlenmesi ve bireylerin diyetlerinde tuz ve şekeri kısıtlaması gibi tedbirler önermiştir. Bu kamuoyu bilgilendirmesinin yiyecek sektörü piyasasına zarar verebileceğini savunan ABD, DSÖ’nün kulağını “sertçe” çekti.
Buradan “mesajı” alan bilim insanları, çalışmalarını enerji dengesinin sermayenin tepkisine neden olmayan, aksine sermaye için yeni yatırım alanları (fitness endüstrisi) açan enerji harcaması ayağına kaydırdılar. Emekten yana bilim insanları ise tartışmaların başından itibaren obezitenin yüzeysel enerji denklemi yaklaşımlarıyla açıklanamayacağını savundular.
İNGİLTERE’DE OBEZİTENİN SEBEBİ
OECD verilerine göre İngiltere, Batı Avrupa’da obezitenin en yaygın olduğu ülke ve hükumetler İngiltere’de obezitenin son 30 yılda yüzde 92 artmasına “seyirci kalmakla” suçlanıyor. Gerçekten de İngiliz hükumetinin çocukluk obezitesi “eylem planı” incelendiğinde sorunun sosyal – ekonomik boyutlarına hitap etmeyen “yüzeysel” tedbirler içerdiği görülüyor.
İngiltere hükümetinin obeziteyle mücadele kapsamında “fast food” sektörüne yönelik düzenleme önerileri, “rekabetin” oldukça yoğun yaşandığı bu alana yatırım yapan sermaye çevrelerini rahatsız ediyor. Sermaye çevreleri toplumu, satın aldıkları bilim insanları üzerinden, sorunun gıdalarla “alınan” enerjiden değil, alınan enerjinin “harcanmamasından” kaynaklandığına inandırmaya çalışıyorlar.
Fitzsimons ve Pongiglione’nin makalesi bu mücadeleye yeni bir boyut kazandırmış görünüyor: çalışan anneler, özellikle de çocuğunu tek başına büyütmek zorunda kalan çalışan anneler.
ANNELER ÇALIŞINCA ÇOCUKLAR ORTADA KALIYOR
Fitzsimons ve Pongiglione İngiltere’de 1975 – 2016 arasında çalışan anne oranında yüzde 70’lik bir artış olmasının, bu dönemde çocuklarda obezitenin 10 kat artmasıyla ilişkisi olduğunu savunuyorlar. Obezite sorununu, sermaye ideolojisinin geleneksel bireyci – indirgemeci yaklaşımı çerçevesinde “enerji dengesine” (harcanandan fazla enerji alımı) bağlayan araştırmacılar, bunu çalışan annenin çocuğuna “vakit ayıramaması” ile ilişkilendiriyorlar: “İstihdamda artış ebeveynlerin (annelerin) evde daha az zaman geçirmesi, yemek hazırlama dahil ev işlerine daha az zaman ayırması anlamına geliyor.”
Çocuk gözetimindeki azalmanın gıda alımı ve bedensel etkinlik “tercihini” etkileyebileceğini öne süren yazarlar, aslında anne-babanın çalışmasının eve giren geliri arttırarak sağlığa olumlu katkı yapacağını, fakat “evli olmayan annelerin” çalışmasının böyle bir avantaj sağlamadığını savunuyorlar. Makale giderek bir “evlilik” propagandası halini alıyor ve çocuk bakarken evli olmanın bekar olmaya göre kerameti kendinden menkul “üstünlükleri” sıralanıyor. Çocuk bakımının “kamusal” biçimleri, çalışan anneler için kamusal kreş olanakları, ücretsiz süt dağıtımı veya ortak yemekhaneler gibi “toplumcu” olasılıklara hiçbir şekilde yer verilmiyor. Çocuğun gelişimi için öğretmeni ve gözetimi altında olması gerektiği doktordan ve bunların ücretsiz olması gerektiğinden söz edilmiyor.
Makalenin “tartışma” bölümünde araştırma, annenin (özellikle single mother) çalışmasının, başka hiçbir değişkeni incelemeden, çocuklarda obeziteyi arttırdığını iddia eden vasat bir nedensellik ilişkisi kuruyor. Araştırmacılar annenin yarım veya tam zamanlı çalışması arasında fark olmadığını, buna karşılık “babanın” çalışıyor olmasının çocuklarda obezite gelişmesine bir katkısı bulunmadığını savunuyorlar.
SORUNLARA MARKSİST YAKLAŞIM
Burjuva bilimi obezite sorununu geleneksel idealist perspektifiyle ve Kartezyen indirgemeci yöntemle ele alarak sermayenin gereksinimleri doğrultusunda yaklaşırken, Marksist bilim insanları “tarihsel – toplumsal” bir perspektif ve diyalektik – maddeci bir yöntemle yaklaşıyor.
Burjuva bilimi obeziteyi kalkınma, sanayileşme, şehirleşme, sedanter yaşam tarzının yaygınlaşması ve “besin geçişi” (işlenmemiş gıdalardan, işlenmiş gıdalara geçiş) süreçlerinin “kaçınılmaz” sonucu olarak görüyor ve çocukların aldıkları enerjiyi yakmalarına yönelik tavsiyelerde bulunuyor.
Marksist yazar Chaufan ve arkadaşları ise obezite sorununu çocukların “hareketsizliğine” bağlayarak, çocukların okula gidişlerinde motorlu taşıt (servis) yerine aktif ulaşım yöntemleri (yürüme, bisiklet vb) öneren yaklaşımların, önerenlerin düşündüğünün “tam tersi” sonuç verdiğine dikkat çekiyorlar ve asıl meselenin obez çocukların “daha yoksul” olmaları olduğunu belirtiyorlar.
Chaufan başka bir makalesinde burjuva bilim tarafından önerilen diğer bir “bireyci” çözüm olan restoranlarda menülere gıda içeriklerinin yazılması ve böylece bireylerin sağlıklı “tercih” yapabilmesi önerisinin de işe yaramayacağını belirtiyor. Hatta bu uygulamanın sahip olanlar (haves) ile olmayanlar (have nots) arasındaki güç uçurumunu büyüterek, obezitenin toplum içindeki eşitsiz dağılımını arttırabileceğini öne sürüyor.
KAYNAKLAR
1. https://www.independent.co.uk/life-style/childhood-obesity-working-mothers-study-a8817166.html
2. http://discovery.ucl.ac.uk/10064612/1/1-s2.0-S2352827318300557-main.pdf
3. https://www.who.int/en/news-room/fact-sheets/detail/obesity-and-overweight
4. Boseley, S. “US accused of sabotaging obesity strategy”, International Journal of Health Services, (2004), Volume 34, Number 3: 553–554.
6. https://www.tandfonline.com/doi/full/10.1080/09581596.2013.814312?src=recsys
7. http://www.oecd.org/health/health-at-a-glance-19991312.htm
10. https://www.euromonitor.com/fast-food-in-the-united-kingdom/report
11. Hruby, A. ve Hu, F.B. “The Epidemiology of Obesity: A Big Picture”. PharmacoEconomics, (2015), 33: 673-689.
12. Chaufan, C. ve ark. “You Can't Walk or Bike Yourself Out of the Health Effects of Poverty: Active School Transport, Child Obesity, and Blind Spots in the Public Health Literature”. Critical Public Health (2105), 25, 1: 32–47.
13. Chaufan, C. ve ark. “Food for thought: menu labeling as obesity prevention public health policy”. Critical Public Health (2011), 21, 3: 1– 6.
Görsel: iStock