Bilim ve Aydınlanma Akademisi Nereden Çıktı?

Erhan Nalçacı
Şubat 2018
soL Dergi

Akademi lafının Platon’un Atina’da kurduğu okuldan çıktığını hemen bilmeyen yoktur. Ancak Türkiye’de felsefe ve tarih eğitimi sınıflar üstü bir yöntemle anlatıldığı için, bu okulun Atina sınıflar mücadelesinde toprak sahibi aristokratların tarafını tuttuğu ve ideolojik bir cephane sağladığı genellikle gözden kaçar.

Avrupa’da sermaye birikiminin feodalizmin sınırlarını zorladığı, İngiltere ve Hollanda’da burjuva devrimlerinin ilk örneklerinin görüldüğü 17. Yüzyılda bilim akademileri kurulmaya başlandı. Bilimin ticarette, ulaşımda, askeri alanda nasıl yarar getirdiğinin anlaşıldığı bir dönemdi. Avrupa’da aydınlanma süreci, engizisyona üstün geliyor, Kepler ve Galileo’nun bulguları yok saymayı veya odun ateşini değil, egemen sınıfların yararına kullanılmayı hak ediyordu. Avrupa’da ilk bilim akademileri merkezi krallıklara bağlı, fakat görece özerk olarak doğdu. Çağın önemli bilim insanlarını kapsayan, seçkinci bir dernek gibi üyeliğin zorlaştırıldığı bir yapıya sahipti.

Liyakat ve özerklik bugün yeri gelince yanlış yorumlanıyor, bu özellikleri ile bilim akademilerinin verili tarihsel dönemin siyasetinin üstünde olduğu yanılsaması yaratıyor. Oysa özerk hali ile egemen sınıfa en iyi şekilde hizmet ediyorsa mükemmel bir durum var demektir, bunun dışına çıkınca müdahale gelir. Örneğin, Napolyon İmparator olarak seçildikten sonra uzun süre Fransız Bilim Akademisi’nin başkanlığına da yürütmüştür. Burjuvazi iktidarını güçlendirdikçe bilim akademileri kurumsallaşmış, burjuvazi gericileştikçe bilim akademileri de muhafazakârlaşmıştır. Örneğin, Madam Curie’nin yapılan oylama sonucu Fransız Bilim Akademisi’ne kabul edilmeyişi tam bir skandaldır.

Türkiye’de Bilim Akademileri

Türkiye’de ise bilim akademisinin ortaya çıkması Cumhuriyet’in geç bir dönemine denk geldi. 1993’te çıkarılan yasa ile Türkiye Bilim Akademisi (TÜBA) kuruldu. Türkiye burjuva devrimi ve Cumhuriyet süreci kendi alanlarında gerçekten bilime katkı yapmış önemli bilim insanları yetiştirmiş ve bir birikime sahip olmuştu. Hemen tamamı pozitivist olan bu senyör bilim insanları kendilerini siyaset üstü görüyorlar ve kendi “meslekleri”nde en iyisini yapmaya çalışıyorlardı. Bu haliyle gittikçe çürümeye başlayan Cumhuriyet’in içinde prestijli bir kurum haline gelmişti. Kendi üyelerini, bilime katkı yapma ilkesine göre seçiyor, hala aydınlanmacı bir geleneği şu veya bu şekilde korumaya çalışıyordu.

Ancak farkında olmasalar da hizmetinde oldukları sermaye sınıfının özelleştirmelerle Türkiye’yi soymaya başladığı ve bunun için dinci gericiliği başlıca siyasi bir araç olarak kullanmaya karar verdiği ve burjuva devriminin mirası olan Cumhuriyet ve laiklikten kurtulmak istediği bir döneme girilmişti.

2010 Referandumu ve 2011 Genel Seçimleri ile AKP devleti tamamen ele geçirdi. AKP önceki sermaye birikim dönemlerinden arta kalan bütün direnç odaklarını temizlemeye ve devleti sermaye sınıfının yeni yönetimi ile uyumlu hale getirmeye başladı.   2011 Ağustos’unda çıkan KHK ile TÜBA üyelerinin 2/3’ünün hükümet tarafından atanmasına karar verildi.

Bunun üzerine TÜBA’nın 82 asli üyesinden 52’si istifa ederek dernek statüsünde Bilim Akademisi’ni “Liyakat, Özgürlük, Dürüstlük” şiarıyla kurdular. Böylece TÜBA o gün bugündür, en seçkin bilim insanlarını kaybederek ve atananlarla daha çok bir köy koruma derneğini andırarak bütün prestijini yitirdi. Bilim Akademisi ise pozitivizmiyle bazı kayda değer raporlar yayınlamanın ve değerli bilim insanlarını kapsamanın dışında Türkiye’de ne olup bittiğini anlayamadıkları için siyasi bir varlık gösteremedi ve önemsizleşti.

Bilim ve Aydınlanma Akademisi Kuruluyor

Bilim ve Aydınlanma Akademisi ise 2017’nin Ekim ayında önceki akademi deneyimlerinden çok farklı şekilde kuruldu. Öncelikle, kurucu üyeler bazı önemli bilim insanlarını içerse de daha çok aralarında bir yöntem birliği olan genç bilim emekçilerinden oluşuyordu. Buna karşılık, seçkinci olmayan bu yapısı bilim emekçilerinin haklarını korumaya dönük sendikal bir işlev görecek anlamına gelmiyordu. Kendini sınıflar üstü görmeyen, tarihe bilinemezci bir şekilde yaklaşmayan kurucu üyeler bir yerde Türkiye emekçi sınıflarının mütevazı de olsa bir bilim akademisini oluşturmak için yola çıktılar. Düzene ait bilim akademilerinde olduğu gibi üyeleri atıf indekslerinde ne kadar yayını olduğuna göre değil, sürece emek verme üzerinden üyeliğe kabul edildiler.

Farkı nasıl anlayacağız?

Kurucu üyelerin yöntem birliğine sahip olduğunu söylemiştik. Bir kere bu Türkiye’yi, güncel siyaseti, rejimin niteliğini ve en nihayet bilimin örgütlenişini tek tek siyasilerin iyiliği veya kötülüğü ile değil, arkalarındaki sermaye sınıfının eğilimleri ile açıklamaktır. Bu tanımı bir kez yapınca tarihe giderek ilerleyen bir süreç değil, sıçramalarla giden bir süreç olarak bakarsınız. Bu yöntem pozitivistlerin öne sürdüğü gibi “ilerlemenin” daha iyi bir Türkiye ve dünya yaratmayacağının bilinciyle hareket etmek anlamına geliyor.

Böyle bir yöntemle yola çıkınca, öncelikle tek tek alanlarına sıkışmış bilim emekçilerinin bütünü kavramasını, kendi disiplinlerini diyalektik materyalizme ele almalarını beklersiniz. Türkiye’de bilim üretimi ve eğitiminin tek sorunu dinci gericilik değil, aynı zamanda bilimin değişik köşelerine fırsatçı bir şekilde yerleşmiş çok sayıda ve çeşitte idealist akımdır. Son 30 yıldır içinde bulunduğumuz gericilik dönemi içinde insan aklına ve bütünü maddi temeller ile kavramaya karşı çok sayıda bilim dışı saçma akımın çoğaldığını ve alanı boş bulduklarının farkındayız.

Yine böyle bir yöntemle ortaya çıkınca, bilim tarihine de farklı bir gözle bakarsınız. Sadece tarihselci yöntemle bilim tarihine yaklaşmayı kast etmiyoruz, reel sosyalizmin bilimsel deneyimine sahip çıkmak, belgelemek ve onu anlamaya çalışmak da önemli bir uğraş haline gelir.

Bilim ve Aydınlanma Akademisi nasıl örgütleniyor?

Bilim ve Aydınlanma Akademisi, bilimin günümüzde örgütlenişinden farklı bir şekilde bütünlüğü gözeterek bilim alanları oluşturdu.

Örneğin, Maddenin Temel Hareketleri Bilim Alanı, Toplum Sağlığını Geliştirme ve Koruma Bilim Alanı, Biyolojik Hareket ve Evrim Bilim Alanı veya Kolektif Yaşamı Kurgulama Bilim Alanı gibi. Bu alanların her biri birçok disiplinden bilim insanının yanı sıra bilim tarihi ve felsefe alanında çalışanları da içeriyor.

Her alan kendi programını yaparak ve giderek daha çok bilim emekçisini kapsayarak birlikte üretmeye çalışıyor. Hazırladıkları raporlara, seminerlere Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin internet sitesinden ulaşılabilecek (http://bilimveaydinlanma.org/).

Bugüne kadar neler yapıldı?

Bilim ve Aydınlanma Akademisi girişimi 2017 yazında “Bilimsel Yeni Verilerin Işığında Diyalektik Materyalizm Atölyesi” düzenledi. 2017’nin Ekim ve Kasım aylarında Ankara, İstanbul ve İzmir’de Sovyetler Birliği’nde Bilim Sempozyumları ile kuruluşunu gerçekleştirdi. Aralık ayında ise VI. Evrim, Bilim ve Eğitim Sempozyumu’nun Boğaziçi Üniversitesi’nde düzenlemesinde sorumluluk aldı. Üç ayda bir kez elektronik ortamda yayınlanacak “Madde, Diyalektik ve Toplum” dergisinin ise ilk sayısını Ocak 2018’de yayınladı.