Sağlık Bakanlığı'na soruyoruz: Grip aşısı neden yok?
Grip aşısında geçen yıl gözlenmeye başlanan sıkıntı bu yıl daha büyük bir boyut kazandı:
Grip aşısına ulaşılamıyor.
Sıkıntının kamuoyunda tepki yaratması üzerine üç kurumdan açıklama geldi:
Sağlık Bakanı 22 Ekim’de, bu sezon grip aşısının üretimindeki gecikme nedeniyle Türkiye’de grip aşısına ulaşmada sıkıntı bulunduğunu, ilk elde 253 bin doz aşı ithal ettiklerini, önümüzdeki haftalarda 500 bin doz daha ithal edeceklerini ve toplam ithalatı 1,2 milyon doza ulaştıracaklarını belirtti.
Öte yandan Halk Sağlığı Uzmanları Derneği ile Türk Klinik Mikrobiyoloji ve İnfeksiyon Hastalıkları Derneği birlikte yayımladıkları bir basın bildirisinde, bu yıl, önceki yıllardan farklı olarak yalnızca tetravalan aşının üretildiğini ve bu aşı için gereken İnfluenza B suşunun Dünya Sağlık Örgütü tarafından aşı firmalarına verilmesindeki gecikme nedeniyle yeterli doz ithalatın gerçekleştirilemediğini açıkladılar ve vatandaşları aşı talebinde bulunmaya davet ettiler.
Oysa somut veriler şöyle:
- Bu yıl yalnızca tetravalan (dörtlü) aşının üretildiği bilgisi yanlış. Tetravalan grip aşısının yanında trivalan (üçlü) aşının üretimi de devam ediyor. Bu aşı yurt dışında mevcut.
- DSÖ ve ABD’deki Hastalık Kontrol Merkezi (CDC) trivalan HD aşıyı 65 yaş üzeri yaşlılar için öneriyorlar.
- DSÖ grip aşısı yapılması gereken riskli grupları şöyle sıralıyor: 6 ay ile 2 yaş arasındaki çocuklar, 65 yaş ve üzerindeki yaşlılar, gebeler, kronik hastalığı olanlar, bağışıklık sistemini baskılayan tedavi alanlar. Türkiye’de bu grupların toplam nüfusu 10 milyonu geçiyor.
Bu veriler ışığında soruyoruz:
- Sağlık Bakanlığı tetravalan aşı üretiminde gecikme varsa neden aradaki boşluğu hiç olmazsa 65 yaş ve üzeri nüfusun aşılanmasını sağlayacak şekilde trivalan HD aşı ithal ederek doldurmamıştır?
- Sağlık Bakanlığı grip aşısındaki gereksinim en az 10 milyon doz iken (8 milyon dozdan fazlası 65 yaş ve üzerindeki yaşlı nüfus için olmak üzere) neden 1,2 milyon doz aşı ithaliyle yetinmektedir?
- Sağlık Bakanlığı neden grip aşısı olma sorumluluğunu, risk gruplarında yer alan vatandaşların isteğine bırakmakta ve diğer aşılarda olduğu gibi riskli vatandaşların tamamını aşılamaya yönelik toplum temelli ve birinci basamak sağlık kurumlarının (aile sağlığı merkezleri) yürüteceği bir politikayı hayata geçirmemektedir?
Bu soruların yanıtları aslında bellidir: Türkiye’de sağlık alanının AKP eliyle tamamen piyasalaştırılması ve sağlık hizmetinin tüm bileşenlerinin bir maliyet unsuru olarak görülmesi.
Ayrıca Türkiye’nin kendi aşısını devlet eliyle üretmeyip aşı üreten tekellerin pazarı olmayı seçmesi de kabul edilemez.
Herkesin sağlık gereksiniminin parasız ve eşit şekilde karşılanması devletin görevidir ve bu sorumluluğu yerine getirebilecek devlet de yalnızca sosyalist devlettir.
Bu gerçeği karartacak, Sağlık Bakanlığı’nın sorumluluktan kaçan tavrını görmezden gelecek hiçbir yaklaşımın içinde bulunulmamalıdır.
Bilim ve Aydınlanma Akademisi