Kadim çiftçiler: Böceklerde tarım yöntemleri

Altı ayaklı çiftçiler, insanlardan milyonlarca yıl önce kendi yiyeceklerini yetiştirmeye başladılar. 2016'dan beri yayımlanan bir dizi makalede, 'Philidris nagasau' karıncalarının, insanlar dışında çiftçilik yapan ilk hayvanlar olabileceğine dair kanıtlar paylaşılıyor.

[BAA - Biyolojik Hareket ve Evrim/ Gizem Batı Ayaz]

Bilim insanları, mantar yetiştiriciliği yapan üç grup böceğin, çeşitli yönleriyle “tarım” yaptıklarını belirtiyor. Belirli böcek türleri, termitler ve karıncalar her biri farklı mantarları “evcilleştirerek” kolonilerinin gıda mahsullerini ekimden hasata yönettiyor, diye düşünülebilir.

Biyologlar uzun zamandır karıncaların ve diğer küçük çiftçilerin uygulamalarını taklit ederek insanların tarım faaliyetlerini daha sağlam hale getirip getiremeyeceğini araştırıyor.

Kadim Çiftçiler

Sosyal amipler, bataklık salyangozu gibi canlılarda yiyeceklerini istedikleri yerde ve zamanda almalarını sağlayan çeşitli yollar evrildiğini biliyoruz. Ancak birçok bilim insanı, bu yaşam tarzlarını bir tarım faaliyeti olarak düşünmüyor. Konuyla ilgili yayımlanan son makalede, gerçek tarımcıları, yalnızca bir ürün ekip yetiştiren ve hasat etme başarısına sahip olanlar olarak tanımlıyorlar.

Tarihi kalıntılara göre insanlar, yaklaşık 12.000 yıl öncesine kadar toprağı ekip biçmiyorlardı. Böcekler ise tarıma çok daha erken bir zamanda başladılar. Çiftçiliğe görece yeni başlayan yaprak kesici karıncaların bile yaklaşık 15 milyon yıldır kendi ürünlerini yetiştirdikleri düşünülüyor.

Yaprak kesici Atta karıncaları ve yakın akrabalarının mantar çiftliklerinde, geniş ölçekte, tek mahsul yetiştirmek için böcek ilacı benzeri şeyler kullanıyor oldukları tespit edilmiş. İnsanların zirai ilaçları uzun süre kullanımında, seçilim baskısı nedeniyle ilaca dirençli böceklerin evrildiği biliniyor. Öyleyse karıncalar, milyonlarca yıldır bu üretimi nasıl devam ettirmeyi başardılar?

Karıncalar nasıl mantar yetiştiriyor?

Mantar yetiştirici karınca türleri tarıma 60 milyon yıl önce başladılar. Atta yaprak kesici karıncaları ve bazı yakın akrabaları ise 15 milyon yıl önceki tarım faaliyetlerini daha da büyüttüler. Bugün, her yuva endüstriyel ölçekte tek bir genetik mantar suşu büyütüyor. Bir çiftlik, geniş bir mono-kültürdür; yani burada sadece tek tür mantar yetiştirilmesi söz konusudur.

Karıncalar doğrudan yeşillikleri yemezler. Yeşillik üzerine bıraktıkları dışkıları, mantarları çeker ve onların sindirim enzimlerini tetikler. Mantar yığını, karıncaların bağırsaklarının yapamadığını yapar, yeşillikleri sindirir. Mantarla dolu bir karınca yuvası beslenmek için çok fazla yeşilliğe ihtiyaç duyar. Her yuva, sadece bir mantar klonu (eşeysiz üreme yoluyla tek bireyden çoğalmış, genetik yapısı tıpatıp aynı olan canlı topluluğu) yetiştirir.

Sadece bir veya iki ürün çeşidi yetiştirilen bir insan çiftliğinde ise bazen bir haşere ile savaşmak için böcek ilacı kullanarak tam anlamıyla felakete davetiye çıkarılır. Bir haşere veya hastalık bu birkaç çeşidin savunmasını kırabilirse, tüm ürün yok olabilir. Örneğin İrlanda’da yaşanan patates kıtlığının kaynağında böyle bir doğal sorun yatıyor.  Benzer bir yöntemi uygulayan bazı karınca türlerinin vücut girintisinde Pseudonocardia türü bakteri yetişir. Bu bakteri tarafından salgılanan bir toksin ile mantarlar haşereden kurtarırlar.

Ayrıca, karıncalar bitkileri yakından takip ederek sorunları erken tespit eder ve tedavi ederler. İnsanlar bitkilerin bu mikro-izlemesini “hassas tarım” olarak adlandırıyor ve tarım için ne kadar önemli olduğunun altını çiziyorlar.

Mantar Yetiştirmek İçin Daha Verimli Yöntemler

Mantarlar, bitkiler gibi fotosentez yapamazlar yani güneş ışığını kullanıp kendi besinlerini üretemezler. Bir mantar çiftliğini, bir buğday tarlasıyla değil de, insan tarafından işletilen yem alanlarında sığır veya domuzlarla karşılaştırmak daha makul olabilir. Yaprak kırıntıları veya soya fasulyesi, yani her yiyecek toplanmalı veya yetiştirilmeli daha sonra ise çiftçiler tarafından taşınmalıdır. Karıncalar tarafından işletilen çiftlikler de insanlarınki gibi tedarik zorluklarına sahiptir.

Ambrosia böcekleri olarak adlandırılan grubun binlerce türü, insanların gerçek çiftçiler olarak adlandırdığı üç böcek grubunun en büyüğünü oluşturuyor. İstilacı ambrosia böceği (Xyleborus glabratus) Florida'nın avokado yetiştiricilerinin dikkatini çekiyor. Çünkü bu böcekler, avokado ağaçlarının iç kısımlarını yok edebilecek bir mantar yetiştiriyor. Mantarlar ağaçtaki besin maddelerini tüketiyor, sonrasında ise böcekler bu mantarı yiyor.

Macrotermitinae alt familyasındaki yaklaşık 330 gerçek çiftçi termit türü, sindirim için benzer bir yolla, yani dış kaynak kullanımı ile beslenir. Termitler, ölü bitki materyallerinin bitlerini, artıkları toplar ve kazdıkları mağaralarda bir mantar türünü beslerler. Sonra da bu küçük çiftçiler mantarın tadını çıkarır. Aynı zamanda usta “inşaatçı” olan termitler, yerden birkaç metre yükseklikte ve Alpler kadar pürüzlü sert, kırmızı-turuncu çamur höyükleri oluştururlar. Bu mini dağlar gözeneklidir, hava akışını iletir ve böylece mantar mağaraları için uygun sıcaklığı sağlar. Bu çiftlik, bu ailenin bir türüne ait günde yaklaşık 20.000 yumurta ürettiği bilinen bir kral ve büyük kraliçenin yavrularını besler.

Yerüstü höyükleri: Macrotermes bellicosus kolonilerinin, mantar yetiştirmek için inşa ettikleri, sert bir dış tabaka ve sofistike havalandırmaya sahip yer üstü höyükler.

Minnesota Üniversitesi'nde tarımsal sürdürülebilirliği ve stratejik olarak doğadan bunun nasıl yansıtılacağı üzerine araştırma yapan R. Ford Denison “evrimsel süreçte, karınca yuvalarının monokültür şekli, rekabet yoluyla test edilmedi. Karıncalar mantarlarını başka türlü yetiştiremezler. Çünkü bir çiftlikte birden fazla mantar türü varsa ‘kimyasal savaş’ gündeme gelir” diyor. Farklı türler ayrı odalarda büyüyor olsalar bile, tipik olarak rakibini öldüreceğini ekliyor.

Denison, “bu örnekteki monokültürün uzun süreli kullanımı, monokültürün sürdürülebilir olabileceğinin kanıtı olabilir. Fakat bu karıncalar arasında yapılan monokültür çiftçiliğinin, kesinlikle polikültürden daha iyi olduğu anlamına gelmez. Daha çeşitli çiftlikler yetiştirmek haşere problemlerini hafifletmiş olabilir. Ama kim bilir? Sadece bir ürünü olan karıncalar, asla birden fazla karıncaya karşı rekabet etmediler.” diyor. Ancak, faaliyetlerine doğal modeller arayan insanların, mutlaka daha yüksek bir noktayı hedeflemesi gerektiğinin altını çiziyor.

Kaynak:

https://www.sciencenews.org/article/insects-ants-extreme-farming-methods-offer-good-bad-lessons