DNA'mızın yalnızca ufak bir kısmı insana has

Science Advances dergisinde yayınlanan bulgular, insan genomunun yalnızca yüzde 1,5 ila yüzde 7'sinin benzersiz insan DNA'sı içerdiğini gösterdi.


[BAA - Eda ŞAMİLOĞLU ]

İnsanı insan yapan genetik materyalimiz, nesli tükenmiş atalarımız ve kuzenlerimizden miras aldığımız DNA’nın içine serpilmiş küçük paketler halinde geliyor olabilir. 16 Temmuzda Science Advances dergisinde yayınlanan bulgular, insan genomunun yalnızca yüzde 1,5 ila yüzde 7'sinin benzersiz insan DNA'sı içerdiğini gösterdi.

İnsana has DNA, genoma dağılmış halde bulunuyor, çoğulukla beyin gelişimi ve fonksiyonu ile ilgili genleri içeriyor ve bu da beyin evriminin insanı insan yapmada önemli olduğu anlamına geliyor. Fakat araştırmacılar genlerin tam olarak ne yaptığını ve bu genlerin etrafındaki insana has düzenlemelerin beyin evrimini nasıl etkilemiş olabileceğini bilmiyor.

Bu çalışmada yer alan popülasyon genetikçisi Emilia Huerta-Sanchez, bizi insan yapan şeyin ne olduğunu söyleyebilecek miyiz, bu genler bizim özel bir şekilde düşünmemizi ya da özel bir davranışa sahip olmamızı mı sağladı bilmediğini aktarıyor. Belki nesli tükenmiş kuzenlerimiz Neandertal ve Denisovalar da insanların yaptığı gibi düşünmüş olabilir. Bu durum, insanların çoğunlukla Neandertal, Denisova ya da başka bir antik insansı karışımı oldukları anlamına gelmiyor. Araştırmacılar, Sahra altı Afrika’daki insanların DNA’larının ortalama yüzde 0,096 ila yüzde 0,46'sını insan ataları ve Neandertal’ler arasındaki antik melezlerden aldığını buldu. Afrikalı olmayanlar Neandertal’lerden daha fazla DNA miras aldılar, yaklaşık yüzde 0,73 ila yüzde 1,3. Aynı zamanda bazı insanlar ise DNA'larının bir kısmını Denisova’lılardan miras aldılar.

Santa Cruz Üniversitesi’ndeki araştırmacılar, yeni bir hesaplamalı yöntem kullanarak 279 kişinin genomundaki DNA'nın her noktasını inceledi. Araştırmacılar, bireysel genomlardan elde ettikleri sonuçları, insan genomunun toplu bir resmine derledi. Her bir nokta için, DNA’nın Neandertal’lerden mi Denisova’lılardan mı yoksa insanın ve kayıp akrabalarının ortak atalarından mı geldiğini belirledi.

Bu çalışmada yer almayan Washington Üniversitesi’nden popülasyon genetikçisi Kelley Harris, her insan yüzde 1 oranında Neandertal DNA’sı taşısa da birkaç yüz insanın genomuna baktığınızda taşıdıkları Neandertal DNA parçalarının aynı yerde olmadığını göreceğimizi aktarıyor. Yani insanların Neandertal DNA’sına sahip olduğu tüm bölgeleri toplarsak bu insan genomunun çoğunu kapsar diye ekliyor.

Böyle bir durumda araştırmacılar, kolektif genomun yüzde 50’sinin insanlara Neandertal ve D-Denisava’lılardan miras kalan bölgeler içerdiğini keşfettiler. Geriye kalan genomun çoğu insanların en son ortak atalarından ve soyu tükenmiş kuzenlerinden gelmiştir. Araştırmacılar eskiden miras kalan DNA’yı çıkardıktan sonra insanların DNA’larında başka hiçbir türün sahip olmadığı insana özgü bölgeleri aradı.  Yalnızca insana has DNA'nın genomun yüzde 1,5 ila 7'si arasında bir yerde olduğunu hesapladılar.

İnsanın Başka Nesli Tükenmiş Bilinmeyen İnsansılarla Yetiştirildiğini Destekleyen Bulgular

Çalışmanın ortak yazarlarından, California Üniversitesi’nden hesaplamalı biyolog Nathan Schaefer, bu bulguların diğer insansılarla melezleşmenin insan genomunu nasıl etkilediğinin altını çizidiğini söylüyor. Araştırmacılar insanın Neandertal, Denisova ve bunun yanında başka nesli tükenmiş bilinmeyen insansılarla yetiştirildiğini söyleyen önceki bulguları doğruladı. Bu bilinmeyen gizemli insansıların insana Neandertal’den daha yakın olabilecek "Ejder Adam" veya “Nesher Ramla Homo”nun da dâhil olduğu gruplar olup olmadığı bilinmiyor. Schaefer ve meslektaşları, bu karışmanın muhtemelen farklı insan ve hominid grupları arasında birçok kez gerçekleştiğini buldu.

Araştırmacılar, insana has DNA düzenlemelerinin muhtemelen 600,000 ve yine 200,000 sene önceki birkaç evrimsel patlamada ortaya çıktığını buldu. 600,000 yıl önce insanlar ve Neandertaller insansıların aile ağacında kendi dallarını oluşturuyorlardı.

Bu çalışmada yer almayan Colorado Üniversitesi’nden genom bilimci James Sikela, insana has DNA miktarının tahmininde genomdaki kopyalama ya da başka yöntemlerle kazanıp kaybettiği bölgelerin hesaba katılmadığını söylüyor. Böyle kopyalanmış ya da kaybedilmiş DNA bölgeleri beyin evrimi dahil olmak üzere insanlarda yeni özelliklerin evrimine imkan vermiş olabilir.

Genomumuzda Bugün Bilinen İnsana Has DNA Miktarı Yeni Bulgularla Giderek Azalabilir

Antik DNA genellikle küçük parçalara ayrılmış hâldedir ve araştırmacılar nesli tükenmiş insansının genomunun yanızca bir bölümünü bir araya getirir. Parçalanmış genomlar DNA’nın büyük kısmının nerede kazanılıp kaybedildiğinin belirlenmesini zorlaştırır. Bu sebeple araştırmacılar yalnızca molekülün bilgi taşıyan kısımları ve ya küçük düzenlemelerin olduğu bölümler üzerinde çalıştılar. Sikela, insanların ve Neandertallerin nispeten yakın zamanda ayrı evrimsel yollara gittikleri göz önüne alındığında, genomun yalnızca yüzde 7'sinin veya daha azının insana has düzenlemeler geliştirmesinin şaşırtıcı olmadığını söylüyor ve bu sayı beni şaşırtmadı diye de ekliyor. Yalnızca insanların genomlarına ekledikleri DNA’yı göz önünde bulundurarak insana has DNA’nın yüksek bir tahminle üretilebileceğini söylüyor. Haris, bunun tam tersine Neandertaller, Denisovalılar ve diğer soyu tükenmiş insansılardan daha fazla genom deşifre edildiğinden, araştırmacılar şimdi insana has DNA gibi görünen bazı şeylerin aynı zamanda bu soyu tükenmiş akrabalar tarafından da taşındığını keşfedebileceğini söylüyor. Bu durumda ise tahmin edilen insana has DNA miktarı, gittikçe azalacak.

Kaynak

Çeviri: Saey, Tina Hesman. (2021, July 16) Only a tiny fraction of our DNA is uniquely human. https://www.sciencenews.org/article/only-a-tiny-fraction-of-our-dna-is-uniquely-human

Schaefer NK, Shapiro B, Green RE. An ancestral recombination graph of human, Neanderthal, and Denisovan genomes. Sci Adv. 2021 Jul 16;7(29):eabc0776. doi: 10.1126/sciadv.abc0776. PMID: 34272242.