Bilim ve Aydınlanma Akademisi uyarıyor:
Şeffaf olun, triyaj sistemi kurun, gerekli tıbbi malzeme üretimini kamulaştırın ve sağlam bireylere doğru maske kullanmayı önerin!
Ülkemizde ilk koronavirüs vakası saptanmıştır, önümüzdeki günlerde vaka sayısında artış beklenmelidir.
Dünya sağlık Örgütü, salgını dün (11.3.2020 tarihi) itibariyle pandemi olarak nitelemiştir.
Ülkemizdeki salgın kontrolü çalışmalarının bu saptamayla uyumlu tarzda ve tamamen şeffaf olarak yürütülmesi gerekir.
Tam bu noktada Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA) kimi sorunlar konusunda kamuoyunu uyarmanın bilimsel bir sorumluluk olduğunu düşünmektedir:
1- Sağlık Bakanlığı'nın şeffaflığı konusunda şüpheler mevcuttur: Sağlık Bakanı ülkemizde ilk koronavirüs vakasının saptandığını açıkladığı basın toplantısında vakanın yurt dışı temaslı olduğunu ve yakınlarıyla birlikte izolasyonunun sağlandığını açıklamışsa da, söz konusu kişinin hangi yolla temaslı hale geldiğini, yurt dışına gidip gitmediğini, gidip geldiyse hangi ulaşım aracını kullandığını, bu ulaşım aracındaki diğer yolcularla ilgili ne gibi tıbbi müdahalelerde bulunulduğunu açıklamamış ve bu gizliliği de hasta mahremiyetine dayandırmıştır. Oysa hasta mahremiyeti, böyle bir durumda, yalnızca hastanın isim ve adres gibi kişisel bilgilerinin gizliliğini içerir. Öte yandan sözünü ettiğimiz bilgilerin kamuoyuyla paylaşılması yapılanların bilim çevreleri tarafından tarafsız biçimde değerlendirilerek, olası eksiklerin saptanmasının, öneriler geliştirilmesinin ve kamuoyunun salgınla mücadele konusunda desteğinin sağlanmasının zeminini hazırlar. Aksi yöndeki her tür tutum ilgili kamu kurumlarına olan güveni sarsarak, gereksiz panik davranışlarına yol açar.
2- Sağlık kurumlarında triyaj uygulaması yapılmamaktadır ve bu durum hastaneleri salgın için risk ortamı haline getirmektedir: Koronavirüs salgınıyla mücadele açısından sağlık kurumlarında triyaj uygulaması yaşamsal önem taşımaktadır. Triyaj, yakınmaları koronavirüs enfeksiyonunu düşündüren bireylerin, aile sağlığı merkezleri ve hastanelerde diğer hastalardan ayrılarak, tamamen farklı bir mekânda, farklı sağlık personeli tarafından muayene ve tedavi edilmesi demektir. Yani sağlık kurumuna gelen hastalardan ateş, öksürük, nefes darlığı yakınmaları olanlar daha kurumun girişinde ayrılarak koronavirüs için özel olarak düzenlenmiş birimlere yönlendirilmelidir. Mevcut halde ise bu yakınmalarla gelen hastalar diğer hastaların yığılmış olduğu ortamlarda uzun süreler boyunca beklemekte, kimi hastanelerde bu yakınmaları olan hastalar acil servislere başvurmaktadır. Bu durumun devam etmesi koronavirüs vakalarında sağlık kurumu kaynaklı önü alınamaz artışlara yol açacaktır.
3- Koronavirüs enfeksiyonundan korunmak ve enfeksiyonun tanı ve tedavisi için gereken malzemelerin üretimi en azından salgın ortadan kalkıncaya kadar kamulaştırılmalıdır: Arz ve talep dengesini bu tür acil durumlarda piyasa sistemi içinde sağlamak kesinlikle olanaksızdır. Üstelik böyle durumlarda, kapitalist tıp ortamı sayısız çeşitte fırsatçı da üretir. Bunun yaşadığımız salgın durumuyla ilgili sıradan örneği tıbbi maskelerin fiyatlarında kısa süre içinde ortaya çıkan anormal artış ve bu malzemelerin yine kısa süre içinde bulunamaz hale gelmiş olmasıdır. Salgının devamı ve yoğun bakım hizmeti gerektiren hasta sayısının artmasıyla birlikte tanı ve tedavi amacıyla kullanılan tıbbi ürünlerin temininde de aynı sorunların yaşanması kaçınılmaz olacaktır. Nitekim İtalya’da bu durum yaşanmıştır. Salgının boyutlarını daha da artıracak bu türden sorunlarla karşılaşılmaması açısından gereken tıbbi malzemeleri üreten firmaların kamulaştırılması zorunlu bir önlemdir.
4- Enfeksiyondan korunmak için sağlam kişilere de kalabalık ortamlarda tıbbi maske takmalarının önerilmesi gerekir: Sağlık Bakanlığı tıbbi maske kullanmayı yalnızca hastalar ve hastaya bakım hizmeti verenler için önermektedir. DSÖ ise maskenin sağlam bireyler için koruyuculuğunu kabul etmekte birlikte, yanlış kullanılmasının yaratacağı sağlık riskleri nedeniyle sağlam bireylere maske önerisinde bulunmamaktadır. Çin’de yapılan yeni yayınlar, klimalı otobüslerde virüs içeren damlacıkların 5 metreye kadar ulaşabildiğini ve böyle ortamlarda maske takan kişilerin enfeksiyona yakalanmadığını ortaya koymuştur. Bu bilgiler dikkate alındığında, sağlıklı bireylerin maske kullanmasına gerek yok demek yerine, doğru maske kullanmayı öğretmek ve maske kullanımını yaygınlaştırmak salgın kontrolü açısından kesinlikle akılcı bir tutum olacaktır.
BAA koronavirüs salgınıyla ilgili olarak gelişmeleri izlemeye, değerlendirmeye ve ulaştığı sonuçları kamuoyuyla açık şekilde paylaşmaya devam edecektir.