Küba’da beyin araştırmaları
1990'larda kurulan Küba Sinirbilimleri Merkezi'nin sermayenin ihtiyaçları için değil, toplum sağlığı ve gelişimi için çalışıyor, Devrimci iktidarın ilk yıllarından itibaren, sosyalist bir bilim politikası geliştiriyorlar ve güncel ihtiyaçlarla uzun dönemli atılımları birleştirebiliyorlar.
[soL-İzmir]
Bilim ve Aydınlanma Akademisi (BAA) tarafından düzenlenen konferanslar dizisinin Ocak ayı İzmir ayağında “Küba Sinirbilimleri Merkezi ve Küba'da Beyin Araştırmaları” konusu ele alındı.
Nâzım Hikmet Kültür Merkezi (NHKM) İnsan Manzaraları Salonu’ndaki etkinlikte DEÜ Tıp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalı’ndan Doç. Dr. Tolga Binbay bir sunum yaptı.
Küba’da beyin araştırmaları ve sinirbilim, bir yandan özgün özellikler taşımakta, bir yandan da sosyalizm-bilim ilişkisine dair önemli deneyimler sunmakta. İzmir’de düzenlenen konferansta, Küba Devrimi'nin 60. yılı nedeniyle Küba’da sinirbilimin gelişimi ele alındı. Ayrıca Küba'da 60 yıllık sosyalist devrim tarihi boyunca davranış bilimleri tarihi ve beyin araştırmalarının geldiği nokta değerlendirildi. Bu çerçevede Küba Sinirbilimleri Merkezi (Centro de Neurociencias de Cuba) ve çalışmaları tanıtıldı. Kanaklara erişimi her açıdan kısıtlayan ABD ambargosuna rağmen, Küba’da sinirbilimlerinin gelmiş olduğu noktanın, sosyalist politikaların emperyalizme karşı kazandığı bir zafer niteliğinde olduğu vurgulandı.
Yoğun ilginin olduğu konferans sonrası Küba'da beyin araştırmalarını, Bilim ve Aydınlanma Akademisi'nden Doç. Dr. Tolga Binbay'a sorduk…
Küba'da beyin araştırmaları önemli bir yere mi sahip?
Genel olarak bilimin özellikli bir yeri olduğunu söyleyebiliriz. Devrimci iktidarın ilk yıllarından itibaren, sosyalist bir bilim politikası geliştiriyorlar ve güncel ihtiyaçlarla uzun dönemli atılımları birleştirebiliyorlar. Örneğin biyoteknoloji alanındaki parlak başarılar buradan geliyor. Beyin araştırmaları da bu bakışın bir ürünü. Çok erken başlıyorlar. 70'lerin başından itibaren nörofizyoloji alanına yoğunlaşıyorlar ve 1990'da Küba Sinirbilimleri Merkezi (CNEURO) kuruluyor.
Nasıl çalışmaları var CNEURO'nun?
Yola beyin aktivitesini incelemekle çıkıyorlar. Kendi EEG (elektroensefelagram) cihazlarını geliştiriyorlar ve bu cihazı beş kez yeniliyorlar. Halen de kullanılıyor ve ihraç da ediliyor. 80'lerde ise tüm çocukları işitme testinden geçiriyorlar. Bu test Türkiye'de 2000'lerde yaygınlaştı, bunu da belirteyim. 90'larda ise 50 bin kişiyi etkileyen optik nöropati salgınında çok önemli görevleri yerine getiriyor CNEURO. Ve 2000'lerde, bölgesel ve uluslararası işbirlikleri ile ses getirmeye başlıyor CNEURO. Örneğin Latin Amerika Beyin Haritalama Projesi'ni geliştiriyorlar.
Bu çalışmalar nasıl planlanıyor?
Bizdeki gibi başıboş ya da keyfe keder değil. Ya da sermayenin ihtiyaçlarına göre de değil. Toplumsal bir derdi var bu merkezin. Her zaman toplum sağlığının ve gelişiminin bir parçası. Ayrıca lisansüstü eğitimle de iç içe. “Bütünleşik doktora” dediğimiz bir programla, örneğin tıp mezunları uzmanlık alanlarının yanı sıra CNEURO'da doktora yapabiliyor. Ve tüm bunların abluka altında olan, kaynakları kısıtlı bir ülkede devrimci bir inat ve şevkle yürütüldüğünü de belirteyim. Hepimiz Küba'ya teşekkür etmeliyiz ve daha çok mücadele vermeliyiz. Küba için, kendimiz için ve bilimsel aydınlanma için.