Eski eski atamızla beyin gelişimimiz benzer

Australopithecus afarensis'te yavru ve ergin endokraniyal beyin hacimlerinin karşılaştırılması homininlerde çocukluktaki öğrenmenin evrimi için kritik olan insan benzeri uzun süreli beyin büyümesine işaret ediyor.

[BAA - Biyolojik Hareket ve Evrim / Çeviri: Özge Şahin]

İnsan beyni, evrimsel olarak yaşayan en yakın akrabalarımız olan şempanzelerinkinden farklı şekilde organize olup üç kat daha büyüktür ve daha uzun süren olgunlaşma evresine sahiptir. Bu özellikler insanın bilişsel ve sosyal davranışları için önemli olsa da bunların evrimsel kökenlerinin belirsizliği hâlâ sürmektedir.

Australopithecus afarensis, 3 milyon yıldan fazla bir süre önce doğu Afrika'da yaşadı. Homo sapiens’e giden evrimsel soy hattı da dâhil olmak üzere tüm homininlerin atası olarak kabul edilir ve dolayısıyla hominin soy ağacında önemli bir yere sahiptir.

Chicago Üniversitesi’nden Dikika saha projesi yürütücüsü Dr. Zeresenay Alemseged, Lucy (keşfedilen bir Australopithecus afarensis) ve onun akrabasının dik yürümeleri, beyinlerinin diğer şempanzelere göre %20 daha büyük olması ve keskin taş aletler kullanmış olabilmeleri ile erken hominin davranışı hakkında önemli bilgiler sunduğunu belirtmektedir.

İnsanın kökenine yolculuk

Bilim insanları, Australopithecus afarensis'in beyninin anatomik yapısının gözlemlenebileceği ve analiz edilebileceği kafatasının iç kısmında yüksek çözünürlüklü dijital görüntüler ürettiler. Bu görüntülere dayanarak da beyin hacmini ölçebildiler ve serebral organizasyonun temel yönlerini, beynin yapısının izlenimlerinden çıkarabildiler. Buna göre insanlar ve diğer hominid türleri arasındaki en önemli fark duyusal bilgilerin entegrasyonu ve işlenmesinde önemli olan beynin parietal lobunun ve beynin arkasındaki görsel merkezdeki oksipital lobun organizasyonudur.

2000 yılında Dikika’da bulunan bir Australopithecus afarensis yavrusunun (Selam) kafatası ve onunla bağlantılı iskeleti, hominidlere özgü kafatasındaki sulkus yapısının nasıl bir yapıda olduğunu göstermiştir. Buna göre oksipital lobtaki fissür, insanlara göre daha belirgin ve ileride konumlanmıştır. Yine Hadar’da bulunan yetişkin bir Australopithecus afarensis fosilinin endokraniyal olarak taranması da yukarıda bahsedilen insanlardan farklı olan kafatası sulkus yapısını ortaya koymuştur.

Bazı bilim insanları Australopiteklerde insan benzeri beynin reorganizasyonunun, bunların diğer büyük insansı maymun akrabalarından göstermiş oldukları daha karmaşık davranışları ile bağlantılı olduğunu düşünmüşlerdir. Ancak yukarıda söz edilen kafatasındaki yarım ay şeklindeki sulkus yapısı tam olarak görselleştirilemediğinden bu konudaki tartışmalar hâlâ devam etmektedir. Bu noktada Arizona State Üniversitesi’nden paleoantropolog Dr. William Kimbel, yaptıkları çalışmaların en önemli özelliğinin, 3 milyon yıllık bu fosillerle ilgili kullanılan en son teknolojinin uzun süredir devam etmekte olan bu tartışmalara nasıl bir çözüm olacağına odaklanılması olduğunu vurgulamıştır. Ayrıca Kimbel, BT taramaları ile kemik ve diş yapılarının incelenmesinin insanın kökenlerinin öğrenilmesi açısından devrim yarattığını belirtmektedir.

Uzun süren beyin gelişimi ve yavru bakımı

Australopithecus afarensis'te yavru ve ergin endokraniyal beyin hacimlerinin karşılaştırılması homininlerde çocukluktaki öğrenmenin evrimi için kritik olan insan benzeri uzun süreli beyin büyümesine işaret etmektedir. Dikika’da yavrunun diş gelişim hızı, şempanzelerinkiyle genel olarak karşılaştırılabilir ve bu nedenle insanlardan daha hızlı geliştiği söylenebilir. Ancak Australopithecus afarensis erginlerinin beyinlerinin şempanzelerinkinden kabaca %20 daha büyük olduğu göz önüne alındığında Dikika’daki yavrunun küçük endokraniyal hacmi şempanzelere göre daha uzun bir süreye yayılan beyin gelişimi dönemi olduğunu göstermektedir.

Dr. Kimbel, Lucy ve diğer akrabalarında gözlemlenen büyük insansı maymunlara benzer beyin yapısı ile insanlardakine benzeyen uzun süreli beyin gelişiminin birlikteliğinin çok ilginç bir durum olduğunu belirtmiştir. Bu bulgunun insan beyni evriminin parça parça olduğu fikrini desteklediğini ve kendi cinsimiz Homo’nun ortaya çıkmasından evvel böyle bir uzun süreli beyin gelişiminin var olduğuna işaret ettiğini ifade etmektedir.

Sonuç olarak, Primatlarda farklı büyüme ve olgunlaşma oranları farklı yavru bakım stratejileriyle ilişkilidir. Bu da Australopithecus afarensis'te uzun süreli beyin büyümesinin yavruların bakıma uzun süre ihtiyaç duymasıyla bağlantılı olabileceğini düşündürmektedir. Bu yavaş hızda gerçekleşen beyin büyümesi sayesinde yavrular, uzun yıllar boyunca yaşayacakları ve besinin her zaman bol miktarda bulunmadığı çevresel koşullarda enerji gereksinimlerini karşılamaktadır. Her iki durumda da Australopithecus afarensis'teki uzun süreli beyin gelişimi, homininlerde beynin daha sonraki evrimini ve sosyal davranışın temelini oluşturmuş ve uzun bir çocukluk öğreniminin evrilebilmesi adına da kritik bir nokta meydana getirmiştir.

Kaynaklar:

http://www.sci-news.com/othersciences/anthropology/australopithecus-afa…

Chicago Field Müzesi'ndeki Australopithecus Lucy modeli: https://www.independent.co.uk/news/science/lucy-the-australopithecus-ho…