BAA seminerleri sürüyor: Evrimsel yolculuğumuzun genetik izleri

Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin konferans dizisi öğretim görevlisi Dr. Ezgi Altınışık’ın Eğitim-Sen Ankara 5 nolu şubede yaptığı 'Evrimsel Yolculuğumuzun Genetik İzleri' konulu seminerle devam etti.

soL - Haber Merkezi
21.02.2020

Bilim ve Aydınlanma Akademisi’nin (BAA) şubat ayı konferansı Dr. Ezgi Altınışık’ın "Evrimsel Yolculuğumuzun Genetik İzleri" adlı sunumuyla gerçekleşti.

Eğitim-Sen Ankara 5 nolu şubede yapılan seminerde Altınışık, insanın tarih sahnesindeki yolculuğunu irdeledi. Sunumda Amerika’ya geçiş ve bölgenin toplumsal tarihinin yanı sıra son yapılan genetik çalışmalar üzerinde duruldu.

Sunumun ilk bölümünde insanın evrimini, Afrika’dan çıkışını ve diğer insan türleriyle ilişkisini anlatan Dr. Altınışık, Neandertal ve Denisovalılarla çiftleşmiş olmanın Homo Sapiens’in biyolojik yapısındaki etkilerine değindi. Sapiens’in Afrika’dan çıkışı ve dünyaya yayılışının genetik yapısında oluşan belirgin örüntüler ve bu örüntülerin hesaplamalı yöntemlerle takip edilmesi sonucu bilim insanlarının, insanın göç yollarını ortaya çıkardığını aktaran Altınışık, Afrika’dan çıkışın hemen sonrasında Sapiens’in Neandertal ile karşılaşması ve çiftleşmesi sonucunda bugün dünya üzerinde yaşamakta olan insanların Neandertallere ait DNA parçalarını kendi genetik yapısında taşıdığını belirtti.

Konuşmanın ikinci bölümünde ise insanın Amerika kıtasına geçişine dair hipotezler ve son yapılan çalışmalar ele alındı. İnsanların 17 bin yıl önce Bering Boğazı üzerinden Asya’dan Amerika’ya geçişinin kıtaya tek göç hareketi olmadığını söyleyen Altınışık, Kuzey Amerika’da yaşamakta olan insanların genetik çeşitliliğinin Asya’dan gen akışının birden çok kez gerçekleştirildiğinin göstergesi olduğunu belirtti. Arkeolojik verilerin, yaklaşık 5 bin yıl önce, Paleo-Eskimo adı verilen kültürün Kuzey Amerika’ya geçtiğinin ve halihazırda bölgede yaşayan bazı toplumlarla karıştığının altını çizen Altınışık, Paleo-Eskimo’ların kökenini merak eden bilim insanlarının dilbilim verileriyle genetik çalışmaları birleştirerek topluluğun Sibirya’daki atalarını araştırdığını vurguladı.

Katılımın yüksek olduğu etkinlik soru ve katkıların değerlendirilmesiyle sona erdi.